Gazze’de 470 gün süren ağır İsrail taarruzları ve kuşatmanın akabinde ilan edilen ateşkes kapsamındaki beşinci esir takası cumartesi günü gerçekleştirildi. Hamas, elindeki üç erkek esiri hür bırakırken İsrail de hapishanelerde uzun müddettir tuttuğu 183 Filistinli tutukluyu teslim etti. İsrail hapishanelerinden çıktıktan sonra Gazze’ye gönderilen 111 tutuklunun hasta ve zayıf düşmüş halde hastanelere taşındığı görüldü. Filistinli mahkumlara reva görülen muameleye hiçbir taraftan kınama gelmezken, İsrailli yaşlı üç esirin sağlıklı olmasına karşın zayıflamış olduğunu öne sürerek Filistin direnişine ithamlar yöneltiyor.

Gazze’ye 15 ay boyunca tam kuşatma uygulayan işgalci İsrail ordusu, taarruzlar öncesi günlük 700 tıra ulaşan besin girişini bu süreçte neredeyse sıfıra indirmişti. Ağır bombardımanlarla Gazze’deki binaların yüzde 80’ini tahrip eden İsrail’in uyguladığı kuşatma yüzünden onlarca Filistinli bebek açlıktan ölmüştü. İsrailli esirler de kuşatma altındaki Gazze’de Filistinlilerle birlikte İsrail ordusunun vahşetlerine maruz kaldı. İsrail’in besin girişine dahi müsaade vermediği Gazze’deki 2.3 milyon Filistinlinin durumunu göz gerisi eden memleketler arası kamuoyunun üç İsrailli esirin zayıflamasını gündemine alması iki yüzlülük olarak bedellendiriliyor.

İsrail’in Gazze’ye yönelik akınları sırasında alıkoyduktan sonra esir takasıyla özgür bıraktığı Filistinli tutuklular ise çökmüş halde hastanelere kaldırıldı. Esirlerden İbrahim Şaviş, Gazze’ye geri dönmesinin akabinde kaldırıldığı Avrupa Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Şaviş’in bir deri bir kemik kalmış hali, İsrail hapishanelerindeki muameleyi ortaya koydu. Yeniden 2023 yılında İsrail tarafından alıkonunlan Dr. Aziz Duvayk da ağır hasta halde ailesinin yanına dönebildi. Evvelki takaslarda hür bırakılan Filistinli tutuklular da son ana kadar azaplara maruz kaldıklarını tabir etmişti.

Konuya dair bir açıklama yayınlayan Hamas’a bağlı Esirler Heyeti, Filistinli ve İsrailli esirlere farklı muamele yapılmasını ve memleketler arası toplumun bu bahisteki ikili standardını kınadı. Açıklamada, güya insanlığın mağdurun kimliğine nazaran şekillendiğine, mağdur yalnızca muhakkak bir partiden olduğunda acı sayılıyormuş üzere bir tutum alındığına dikkat çekilerek, “Bu memleketler arası ikiyüzlülük ve işgal devletinin cürümlerine duyarsızlık, işgalcilere esirlerimize ve halkımıza yönelik ihlallerini sürdürmeleri için yeşil ışık yakıyor. İşgal devletinin hücreleri insan mezbahalarına dönerken bu gürültü neden koparılmadı? Filistinli esirler, yiyecek, ilaç ve en temel insan haklarından yoksun bırakılıp eski hallerinin gölgesi haline gelerek hapishanelerden çıktıklarında bu seferberlik neden başlamadı?” sorusu soruldu.

“Yüzlerce Filistinli tutuklu, yıllarca süren azap ve makûs muamele nedeniyle ruhsal ve fizikî olarak çökmüş, kalıcı sakatlıklarla işgal hapishanelerinden hür bırakıldığında, milletlerarası bir seferberlik ya da insan hakları kınaması yaşanmadı” tabirlerine yer verilen açıklamada, 3 İsrailli esirin biraz kilo kaybetmesinin basına yansımasıyla memleketler arası toplumun suskunluğunu kırdığı eleştirisi yapıldı. Açıklamada, memleketler arası insan hakları ve insani yardım örgütlerine, “işbirliği ve tarafgirlik çemberinden çıkıp bu kabahatlerle gayrette ahlaki ve yasal sorumluluklarını” üstlenme daveti yapıldı.