Türkiye’de 4 milyon 34 bin göçmen var
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı’nca düzenlenen “Türkiye Yüzyılı’nda Türkiye’nin Göç İdaresi Modeli” programında Türkiye’deki göçmen sayısına dair açıklamalar yaptı. Göç sıkıntısının, bilhassa son yıllarda global bir olgu olarak tüm dünyanın gündemini meşgul ettiğine dikkat çeken Erdoğan, “Birleşmiş Milletler Milletlerarası Göç Örgütü’nün datalarına nazaran şu an dünya genelinde 281 milyondan fazla göçmen var. Göçmen emekçi sayısı ise 165 milyonun üzerinde. Son üç dört yıldaki savaşların da tesiriyle mülteci sayısı 120 milyona dayandı. Tekrar datalar her dakikada en az 20 kişinin çatışma, zulüm ve terörden ötürü göç etmek mecburiyetinde kaldığını gösteriyor” dedi.
Türkiye’nin üç kıtanın kavşak noktasında yer alan bir ülke olduğunu lisana getiren Erdoğan, asırlar olduğu üzere bugün de doğu ile batı, kuzey ile güney ortasında güç merkezi görevi gördüğünü belirtti. Bu nedenle Türkiye’nin yakın etraftaki istikrarsızlıklardan direkt etkilendiğine dikkat çeken Erdoğan, şu tabirleri kullandı: “Anadolu, tarih boyunca daima bir göçmen yurdu oldu. Yaşadıkları yerlerde zulüm, baskı ve şiddet gören tüm mazlumlar inançlı liman olarak sürekli Anadolu’yu, Türkiye topraklarını gördü.”
“Engizisyondan kaçan Yahudilerden, Doğu Avrupa’daki Hristiyanlara, Kafkasya ve Balkanlar’daki Müslüman kardeşlerimizden Nazi zulmünden kaçanlara kadar herkes ülkemizin ve milletimizin kapısını çaldı. Bugün de bölgemizde kimin başı dara düşse Allah’a hamdolsun bir eman yurdu olarak tarafını evvel Türkiye’ye dönüyor. Açık söyleyeyim, bundan sonra da yüksünmüyor, katiyetle şikayet etmiyoruz. Tersine mazlumun imdadına koşmayı, düşenin elinden tutmayı, komşuluk ve insanlık misyonumuz olarak telakki ediyoruz.”
“Burada muhalefetin abartılı sayılarla sık sık istismar ettiği bir mevzuyu da açıkça söylemek istiyorum. Ülkemizde muhalefetin, bilhassa de insanlık düşmanı kimi faşist çevrelerin sav ettiği üzere bir göçmen sayısı asla yoktur ve olmamıştır. Türkiye’de halihazırda 2 milyon 768 bini süreksiz muhafaza statüsündeki Suriyeli kardeşlerimiz, 1 milyon 90 bini ikamet müsaadesiyle kalanlar, 176 bini de milletlerarası muhafaza altındakiler olmak üzere toplam 4 milyon 34 bin göçmen vardır. Aldığımız önlemler sayesinde bu sayı günden güne azalmaktadır.”
Erdoğan, kamu diplomasisinin stratejik bir ögesi olarak milletlerarası öğrencilerin Türkiye’de eğitim görmesini teşvik ettiklerini, bu kapsamda dünyanın 190’ı aşkın ülkesinden 340 bin civarında konuk öğrenciye mesken sahipliği yaptıklarını aktardı. Argümanların tersine bu öğrencilerin ezici çoğunluğunun burslu olarak değil, tüm masraflarını kendileri ödeyerek ülkede eğitim aldıklarını vurgulayan Erdoğan, Türkiye mezunlarının birçok ülkede bakan, bürokrat, iş adamı ve siyasetçi olarak vazife yapmasının bu projenin ne kadar kıymetli olduğunu gösterdiğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi dün Cumhurbaşkanı Erdoğan Başkanlığı’nda toplandı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki toplantı yaklaşık 3 saat sürdü. Toplantının akabinde açıklamalarda bulunan Erdoğan, İstanbul’da yaşanan sarsıntı konusunda sıcak bildiriler verdi. Sarsıntı günü ve sonrasında yapılan çalışmaları anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’ye sert tenkitler yöneltti. Erdoğan özetle şunları kaydetti:
Muhalefetin yıllardır önemli paralar harcayarak reklamını yaptığı projelerin vatandaşın en çok gereksinim duyduğu gün nasıl sınıfta kaldığını hepimiz gördük. Çarşambadan beri o denli iftiralara maruz kaldık ki inanın bunlara sessiz kalmak mümkün olmuyor. Biz sükûnet ettikçe muhataplarımız çok daha pervasız, daha sorumsuz bir lisan kullanıyor.
Ana muhalefet partisinin genel başkanı İstanbul’un yolunu ancak 5 gün sonra hatırlayabilmiştir. İstanbullular sarsıntının şokunu atlatmaya çalışırken, sayın genel başkan miting yaptı, daha evvel açılan yapıtları bir kere daha açtı. Fakat İstanbul’un kaygısıyla dertlendiğini gösterecek hiçbir adım atmadı. İstanbul’a da yolsuzluk soruşturmasında ortaya çıkan yeni skandallar üzerine bant çekmek için geldi. Bu, milletin gündeminden büsbütün kopmak demektir. Görüyoruz ki tüm dostça ikazlarımıza karşın 6 Şubat sarsıntılarında milletimizi rencide eden yanlışlardan ders alınmıyor. Bunları milletimizin gördüğünü ve not ettiğine inanıyorum.
Son 23 yılda kentlerimizi zelzelelere hazırlama konusunda büyük çaba içinde olduk. Kentsel dönüşüm çalışmalarımızın Çarşamba günü (yarın) partimizin küme toplantısında ayrıntılarıyla milletimizle paylaşacağım. Şayet bu hususta muhalefetin ve marjinal çevrelerin baskılarına teslim olsaydık çok daha acı verici hadiselerle karşılaşırdık.
Dar gelirli vatandaşlarımızın konut hayalini karartmak için çabalayanlara buradan sesleniyorum; hiç kusura bakmayın İstanbul sizin siyasi ikbal heveslerinize kurban edilecek kent değildir. İstanbul’un ihmali, gevşekliği, umursamazlığı, özellikle kentsel dönüşüm projelerinde marjinal çevrelerin kaprislerini kaldıracak lüksü yoktur. Gücümüzü birbirimizi yıpratmak için değil eksikliklerimizi hızla gidermek için kullanmalıyız. Bugün bir kere daha herkese elimizi uzatıyoruz. Gelin daima birlikte omuz omuza verelim, yapı stokumuzu yenilemek için kentlerimizi zelzeleye dirençli hale getirmek için beraberce çalışalım.
Erdoğan, Pakistan-Hindistan tansiyonu ile ilgili de “Türkiye olarak bölgemizde ve ötesinde yeni çatışmalar istemediğimizi her fırsatta vurguluyoruz. Pakistan-Hindistan ortasında tırmanan tansiyonun daha vahim boyutlara evrilmeden bir an evvel düşürülmesini istek ediyoruz” dedi.
Son 10 yılda 72 binden fazla inanın göç güzergahında hayatını kaybettiğine dikkat çeken Erdoğan, “Daha evvel de farklı vesilelerle gündeme getirdik. Suriye’deki çatışmalardan kaçarak Avrupa’ya sığınan binlerce çocuğun nerede olduğu, akıbetlerinin ne olduğu hala ortaya çıkarılamadı. Birçok temizin hayatı, organ ve fuhuş mafyası dahil hata örgütlerinin, insan tacirlerinin kanlı pençelerinde sönüp gitti” diye konuştu.
“İnsanları göçe mecbur eden çoğunlukla Batılı güçlerin siyasetleri olmasına karşın iş yük paylaşımına gelince hiçbirini ortalıkta göremiyorsunuz” diyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Dünyadaki her 100 mülteciden 75’ine güçlü devletler değil düşük ve orta gelirli ülkeler konut sahipliği yapıyor. İmkanları hudutlu ülkeler, kapasitelerinin çok üzerinde yük alırken Batılı ülkeler ya feveran ediyor ya da kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyle insani trajedileri reklam materyali olarak kullanıyor.”
“Kaçak göçle ve göçmen kaçakçılarıyla çabayı de ihmal etmiyoruz” diyen Erdoğan, Suriye’de 13,5 yıl süren zulüm ve çatışmaların 8 Aralık 2024 prestijiyle sona erdiğini hatırlatarak, “Suriye kendine geldikçe ülkedeki istikrar ve itimat ortamı güçlendikçe geri dönenlerin sayısı da hızlanmaya başladı. 9 Aralık’tan bu yana yalnızca Türkiye’den Suriye’ye dönenlerin sayısı 200 bin şahsa ulaştı” diye konuştu. Erdoğan, istekli, inançlı ve onurlu bir halde vatanlarına geri dönenlerin toplam sayısının ise 931 bin 450 kişiyi bulduğunu da kelamlarına ekledi.
Nefret telaffuzlarına, lümpen faşizme, ırkçı vandallığa ve provokasyonlara müsaade etmeyeceklerinin altını çizen Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü: “Batı ülkelerinde sıkça şahit olduğumuz göçmenlere makus muamele üzere insanlık dışı davranışlara fırsat vermemekte kararlıyız. Milletimize entegre olmuş, ekonomimize katkı veren, endüstriden tarıma, hizmet dalından öteki alanlara, katma paha üreten kardeşlerimizle ilgili daha rasyonel siyasetleri kesinlikle devreye almak mecburiyetindeyiz. Öbür türlü iktisatta amaçlarımıza ulaşmakta zorluk çekeriz. Ülkemizin güvenliğinden ve demografik yapımızın korunmasından elbette ödün vermeyeceğiz. Lakin bir avuç ırkçı lümpen figürün topluma daima kaygı yayan, nefret telaffuzlarına de Türkiye’yi mahkum etmeyeceğiz.”
