Bir muhabirin alev alev yanan ve bir türlü söndürülemeyen yangının yol açtığı duruma bakıp içtenlikle “burası üçüncü dünya ülkesi gibi” dediği yerden başlayayım. Batılıların zihinlerinde “biz çok gelişmişiz, başkaları az gelişmiş” fikri o denli yerleşik hale gelmiş durumdadır ki kendi ülkelerinde rastgele bir olumsuzluk gördüklerinde bunu lakin “burası üçüncü dünya ülkesi gibi” diyerek atlatabilirler. Üçüncü dünyanın üçüncü dünya haline bizatihi kendi elleriyle getirildiği bilgisini ise daima

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Diyarbakır 8. Olağan Vilayet Kongresi’nde değerli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “Diyarbakır’sız bir Türkiye yetim kalır. Türkiye’siz bir Diyarbakır öksüz kalır. Artık yeni şeyler söyleme vaktidir” sözlerini kullandı. ‘Bizi birbirimizden ayıramayacaklar’ diyen Erdoğan, “Kürt ile Türk’ün ortasına ayrımcılık sokan hem Kürt’ün düşmanıdır hem Türk’ün düşmanıdır, en çok da Müslümanın düşmanıdır” açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Diyarbakır 8. Olağan Vilayet Kongresi’nde değerli açıklamalarda bulunuyor. Erdoğan, “Diyarbakır’sız bir Türkiye yetim kalır. Türkiye’siz bir Diyarbakır öksüz kalır. Artık yeni şeyler söyleme vaktidir” tabirlerini kullandı. ‘Bizi birbirimizden ayıramayacaklar’ diyen Erdoğan, “Kürt ile Türk’ün ortasına ayrımcılık sokan hem Kürt’ün düşmanıdır hem Türk’ün düşmanıdır, en çok da Müslümanın düşmanıdır” açıklamasında bulundu.

Pahalı dostlar, Bu ülkenin Kürtleri de, tıpkı Türkleri üzere, yekpâre değildir. Farklı inançlara, mezheplere ve hayat biçimlerine sahiptirler. Kürtlerin siyasi tercihleri de, talepleri de farklı farklıdır. Herkesin farklılığına şiddet/terör devreye girmediği sürece hürmet gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Şiddet/terör temel alınmadığı sürece bırakalım herkes kendi isteklerini ve taleplerini özgürce lisana getirsin. İnanıyoruz ki makul çoğunluğun iradesi sonuçta galip gelecektir. Kürtler ortasında

Suriye’de terör örgütü PKK/YPG’nin denetimindeki bölgelerde yaşayan Kürt halkı, ülkenin bölünmesini istemiyor. Yeni Şafak’a konuşan Kürt aktivist ve siyasetçiler, 2011’deki rejim zıddı ihtilalden terör örgütünün baskılarıyla koparılan Kürt halkının, yeni Suriye’nin modülü olarak kalmak istediğini kaydetti. Suriye Kürt Ulusal Meclisi (ENKS) Üyesi Abdullah Serhan Kedo ve Avukat Rüstem Temo, Kürtlerin ‘Tek Suriye’den yana olduğunu vurguladı.

Türk-Amerikan alakalarının ‘eski günlerdeki gibi’ olmasını savunan, on yıldır da mevzilerine ağır yaralı olarak sinen ‘bizim çocuklar’, Trump’ın seçilmesine sevinmediler… Halbuki Biden devri Türk-Amerikan bağlantıları yok kararındaydı. Liderler hiç görüşmüyordu. Kriz mevzularında, yani mecburiyetlerde fakat hudutlu temaslar oluyordu… Trump seçilir seçilmez, birinci telefon görüşmesi gerçekleşti ve muhakkak ki gerisi da gelecek… Bu halde bizim Batıcıların şad olması beklenmez mi? Bilakis, gazetecileri ve

Etnik ayrılıkçı terör başta olmak üzere, çok sol ve bir kült olan FETÖ üzere yapılar, her biri kendi içerisinde farklı yol ve metotlarla Türkiye’nin çaba ettiği terör örgütleridir. Son periyotta DAEŞ ve ona karşı legal bir aktör olarak silahlandırılan YPG üzere ögeler da dikkate alındığında, Türkiye’nin bu alandaki çabasının ne kadar çetin olduğu anlaşılacaktır. Bilhassa terör örgütü PKK ile, yakın tarihte güvenlik bürokrasisini aşan ve birtakım sosyolojik ve siyasi çıktıları da içerisine

Evvela tarihî bir kaç tespit… Kuvayı Milliyenin emeli, Cumhuriyet kurmak değildi. Ulusal Çabanın tek emeli vardı: Şeriatı, hilafeti ve saltanatı koruma temelinde yabancı işgale son vermek. Kuvayı Milliyenin taşıyıcı cemiyeti Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti şeriatçı, hilafetçi ve saltanatçı idi. Gazi Mustafa Kemal ulusal çaba sürecinde daima bu hedefe vurgu yaptı. Birinci meclisin açılışında da bu kurucu ruh temeldi. Hacı Bayram’daki açılış merasimi bütünüyle bu ruhu yansıtıyordu. Meclisteki