Yaklaşık yirmi sene evveldi. Bir lisede din dersi öğretmeni iken, Alevî kökenli bir kız öğrencim vardı. Ateist olduğunu söylemişti bana. Bir gün teneffüste iken, kendisiyle sohbet ettim ve neden bu türlü bir karara vardığını sordum. Şöyle cevapladı: “Hocam, benim çok sevdiğim bir erkek arkadaşım vardı. Kendisiyle evlilik hayalleri kuruyorduk. Birbirimizi çok seviyorduk. Bir gün, trafik kazasında vefat etti. O günden beri Allah’a inanmıyorum. Zira var olsaydı, bana bunları yaşatmazdı, yaşatmamalıydı.”