Hayata neredeyse her gün yenilikler eklenen, adeta yerinde sabit duramayan bir vakitte yaşıyoruz. Hayatın bir kapasitesi var; yeni şeyler ister istemez gözden çıkarmak durumunda olduğumuz eski şeylerin yerine geliyor. Bu değişimi bu süratle yaşarken durup ne kadar düşündüğümüz, ne kadar aklıselimle hareket ettiğimiz tartışılır. Hayatımıza giren yeni şeyleri, sonu gelmeyen yenilikleri önemli bir muhasebe sonucunda kabulleniyor değiliz, bu açık! Bu türlü bir gayret içine de girmiyoruz pek. Zira hepimizin
İnsanların bir ortada olduğu rastgele bir ortamda müsabakanız en olası görünüm ellerindeki telefona gömülmüş şahıslar olur muhtemelen. Beşerler birbirlerine randevu verip bir yerlerde buluşuyor ve sonra karşılıklı oturup telefonlarını kurcalıyorlar. Yüz yüze muhabbetten sonra sesli görüşmeler de tarihe karışmak üzere; daha çok ‘yazışılıyor’ artık. Olabildiğince kısa, kısaltmalar, semboller ve yabancı sözlerle dolu, bozuk Türkçeyle bir ortaya getirilmiş ifadeler… Pek bir problemi de yok kimsenin.