Pkk

Suriye’de, PKK/YPG’nin elinde tuttuğu bölgenin dışında tam olarak hâkimiyet sağlanmış durumda. Bu kademeden itibaren hiçbir azınlığın Şam’a başkaldırabilmesi mümkün gözükmüyor. Şam’ın elinde hem örgütlü, silahlı güç var, hem de Suriye’nin çoğunluğu gerisinde. Ortaya çıkabilecek bir krizde ordudan evvel siviller devreye girebilir ki azınlıklar da bunun farkında. PKK/YPG sıkıntısı ne olacak? Teyit edilmemiş haberlere nazaran Ahmet el Şara YPG temsilcileriyle görüştü ve silahları bırakmak dışında bir seçeneklerinin

PKK’nın başlarkenki emeli, dört modülde birleşik ve bağımsız Kürdistan devleti kurmaktı. Lakin Marksist-Leninist temelde sosyalist bir Kürdistan. Yani asıl hedef, Kürdistan değildi, sosyalist bir iktidardı. Partinin ismi o yüzden Kürdistan İşçi Partisi idi. Kürdistan bu ideolojik iktidarın yalnızca toprak kesiminin ismiydi. O yüzden Kürtlerle ilgili talepler Kürtleri kendi saflarına çekmek için gerekli kuraldı. Kitleselleşebilmek için bu gerekliydi. Yoksa PKK özü itibariyle etnisist-milliyetçi değildi;

Trump kazandı. “ Altılı Masa ”yı kurup Türkiye’nin büyük tarih sıçramasını engellemeye çalışan takım gitti. Türkiye’de siyasi partileri terör örgütlerini birebir masaya oturtan ABD’deki Masa dağıldı. Daha seçilmeden evvel “ Muhalefeti güçlendirip Erdoğan’ı devireceğiz ” diyen ve bu tarafta çalışan Biden gitti. PKK ile birlikte ellerindeki en büyük koz olan Fetullah Gülen öldü. “SAVAŞI TÜRKİYE SINIRINA” TAŞIMA PLANI NE OLACAK? İsrail soykırımlarına takviye veren, onun Gazze’de Lübnan’da, Suriye’de, Irak’ta,

PKK’nın statü talebi kabul edilemez. O halde ne yapmalı? Her şeyi açık açık konuşalım. Neyin olup olmayacağını bilelim. PKK dünkü PKK değil. PKK kendi başına karar verecek bir PKK da değil. PKK’ya silah bıraktırmazlar. PKK da karşılığında hiçbir şey almadan silah bırakmaz. İsterse Öcalan davette bulunsun, bu gerçek değişmez. DEM, PKK’yı karşısına alıp yol yürümez. Kandil’e yüzünü çevirip koşulsuz-şartsız silah bırakma davetinde bulunmaz. Bulunamaz. Zira DEM’in Kandil’den bağımsız bir iradesi yok.

Avrupa Birliği, 2024 Türkiye Raporu’nu 30 Ekim’de açıkladı. Dışişleri Bakanlığımızın bir rutini yerine getirmek için yaptığı öylesine açıklamayı hariç tutarsanız AB Raporu’nu kimse umursamadı. Avrupa Birliği başta olmak üzere Batılı kurumlar ve devletler, halkı için bağımsızlık savaşı veren, yalnızca Gazze’de değil artık Batı Şeria’da da halkın tam takviyesine sahip Hamas’ı “terör örgütü” olarak kodluyorlar. O denli olunca da İsrail’in bebekleri, çocukları, bayanları, gazetecileri, tabipleri, sivilleri

Esenyurt’un CHP’li Başkanı Ahmet Özer, PKK/KCK üyeliği gerekçesiyle tutuklandı. Kandil ile onun DEM’i “Eyvah, Esenyurt, artık Kurtarılmış Bölge olamayacak!” diye feveran ediyor. *** Özgür Özel Bey’in “Kent Uzlaşısı” adıyla DEM Parti ile kurduğu ittifak… Esenyurt ilçesinin de dahil olduğu muhakkak belediyeleri, kan-dilli bölücülere “peşkeş çekmek” manasındaydı. Artık: Özel Bey’den, İmamson Efendi’ye kadar CHP’liler Özer’in tutuklanmasına ateş püskürüyor. İKİ TERÖRİSTE KANDİL’DEN TAKDİR PKK terör

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani’nin Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret ve PKK konusundaki açıklamalarının akabinde, bir ziyaret de Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’den geldi. Sudani, Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Vahdettin Köşkü’nde görüşme gerçekleştirdi.

Başlık biraz ağır olabilir lakin hiç kızmasınlar. Esenyurt Belediyesi’ne yapılan PKK operasyonu CHP’nin içinden çıkamayacağı “dolaylı alakalar sarmalına” dönüşebilir. Cumhuriyet’i kurmakla övünen, devleti kodlama yetkisini hala kendisinde gören CHP’nin öbür yandan; yıllara sâri çelişkileri, yeni telaffuzları, açılımları, makas değişiklikleri ve genel liderin tıynetine nazaran siyaset üretme biçimleri parti kurumsallığını aşan sonuçlar doğuruyor. Esenyurt Belediyesi’ne yapılan şafak baskını ve Belediye

CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, terör soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Özer, emniyetteki ve adliyedeki süreçlerinin akabinde tutuklanma talebiyle İstanbul Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Özer’in sevk yazısının ayrıntılarına ise Yeni Şafak ulaştı. CHP’li Başkan’ın, PKK’lı paha ailesi olan Kaya ailesinin aile büyüğünün ölmesi nedeniyle taziye telefonu açtığı, telefon görüşmesinde M.Kaya isimli bireye, “sizin üzere kıymetli evlatlar yetiştirdi” dediği belirlenirken; kolluk ve savcılıkta alınan tabirinde terör örgütü ele başlarından Remzi Kartal ile irtibatı, terör örgütü mensuplarıyla telefon görüşmeleri ve yüksek ölçüde para transferlerini hatırlamadığını söz ettiği de öğrenildi.

12 Ağustos 2005 tarihinde Diyarbakır meydanında yaptığı konuşmada “Kürt sıkıntısını tanıdığını” söyleyerek bahis üzerinde seksen yıldır çökmüş olan bu sıkıntıyı çözeceğini ilan etmişti Erdoğan . Bunu evvelki siyasetçilerin ikrar edip bir adım yol katetmedikleri, kat etmeye niyetli olmadıkları bir içten pazarlıkla söylememişti. Sahiden de o vakte kadarki hiçbir siyasetçinin cüret edemediği bir kararlılıkla sıkıntıyı enine uzunluğuna çalıştı ve çözmeye girişti. Kürtçe lisan meselesiydi, kimlik sıkıntısıydı,