Dervişe “sermayen nedir?” diye sormuşlar, “samimiyettir” diye karşılık vermiş. Bu defa de “samimiyet nedir?” diye sormuşlar, “bir şeyin en içindeki, en tabanındaki, özü” demiş. Derviş tuhaf bir âdemoğlu. “Samimiyetten nasıl sermaye olsun?” diye soramazsınız ona. Fakat olur da yüreğinizi toplayıp sorabilirseniz size şunu anlatacaktır. Ekmek için ne gerekir? Un. Un için ne gerekir? Değirmen. Değirmen için ne gerekir? Buğday. Buğday için ne gerekir? Tarlada grup biçmek. O halde ekmek yiyeceğin vakit unutma
Beşerler pek meraklıdır değil mi “kaza değişir mi, yazgı değişir mi?” diye sorup tartışmaya. Derviş, bütün tartışmaları bitirecek duayı şöyle edermiş: “Allah’ım, biz senin bizim hakkımızdaki kaza kararını değiştirmeni istemiyoruz. Lakin o kaza kararında bize lütufta bulunmanı talep ediyoruz.” Ben şöyle anlamaya yatkınım bunu. Ne ki yaşıyoruz ve ne ki başımıza geliyor o bizim bahtımızdır ve Allah’ın üzerimizdeki kaza kararıdır. Hasebiyle derviş çok haklı. Yazgımızı değiştirmek için dua etmek değil,
The resource requested could not be found on this server!
Please be advised that LiteSpeed Technologies Inc. is not a web hosting company and, as such, has no control over content found on this site.