Kapitalizm esâsen birbirine bağlı bir dizi yapıdan müteşekkildir. Fonksiyonel açıdan bakacak olursak kapitalizm temelde bir birikim sürecidir. Birikim ile irtibatlı her yapı burada ortaya çıkar. Birikimi, onu çeşitli açılardan açığa vuran her nev’i deveran ve bölüşüm fonksiyonları takip eder. Bunu da çeşitli yapısal varlıklarda görebiliriz. Önemli olan bunların merkezîleşme ve ağırlaşma dinamikleriyle tezâhür etmesidir. Meselâ birikim, hem sermâye hem de emek açısından bir merkezîleşme ve ağırlaşmadır.

Fransa’nın Strazburg kentinde yapılan Avrupa Kurulu Mahallî ve Bölgesel İdareler Kongresi’nde Türkiye’yi temsil eden Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Hilmi Güler, Avrupalılara sert çıkarak, “Demokrasi geçmişiniz kirli ve sabıkalı, dürüst olun” dedi.

Ordu Büyükşehir Belediye Lideri Dr. Mehmet Hilmi Güler, Fransa’nın Strazburg kentinde düzenlenen Avrupa Kurulu Mahallî ve Bölgesel İdareler Kongresi 48. Genel Şura Toplantısı’nda Türkiye’ye yönelik tenkitlere sert reaksiyon gösterdi. Türkiye’deki mevcut yargı süreçlerine ait değerlendirmelerde bulunan Güler, “Erken kıymetlendirme yapılıyor. Seçimlere 3 yıl var fakat ne olsa olsun bunların tarafsız bir halde tartışılmasından yanayım.” dedi.

Partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası, gündeme ait açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, terör örgütü PKK’nın lağvedilmesine ait, “Süreci yakından takip ediyoruz. Terörün lağvedilmesi temel yaklaşımımızdır.” dedi. “Hedef terörsüz Türkiye’den terörsüz bölgeye.” vurgusu yapan Çelik, “Bazı ülkelerin siyasi sabotajlarına karşı azami dikkati gösteriyoruz. Emperyalist projeler engellenecek, bölge terörden arındırılacak.” diye konuştu. Sözcü Çelik, devletin nitelikleri ve milletin pahaları konusunda rastgele bir pazarlık süreci olmadığını da söz etti.

“Gannuşi Tunuslu bir siyasetçi lakin yalnızca Tunuslu değil ve yalnızca bir siyasetçi değil. O bütün İslam dünyası için, hatta kadri bilinirse bütün çağdaş dünya için çok değerli açılımlar sunabilen bir mütefekkir, bir entelektüel. İbn Haldun’un yetiştiği topraklardan niyet ve tarih ufkunu beslemiş bir filozof , tahminen sözün tam manasıyla bir bilge siyasetçi. Kitaplarında, konuşmalarında kendini çabucak hissettiren entelektüel derinliği, ufku, siyasi ve manevi kişiliği ve liderliği ile hayata koyduğu

Son haftalarda, Suriye’de yaşanan süreç hakkında yaptığım bütün konuşmalarda şu soru kesinlikle soruluyor: “Nasıl bir idare modeli oluşturulacak? İslâmî bir idare mi, yoksa demokrasi mi?” Muhataplarımı biraz yoklayınca, demokrasiyi “Batı kaynaklı” olduğundan ötürü büsbütün reddettiklerini, “İslâmî yönetim” derken de tam olarak neyi kastettiklerini net halde bilmediklerini, kimi dilek ve temennilerden ibaret cümleler kurduklarını fark ediyorum. Örneğin şu sorulara verilen karşılıkların daima muğlak