Dervişe sormuşlar: “İnsanı nerede gördün?” Karşılık vermiş: Düşerken gördüm insanı. Tutunduğu tuğlayı Rabbi bilmekle meşguldü. Diğerinin putuna İbrahim’di, oburunun günahının masumuydu düşerken insan. O denli bir düşüşle düşüyordu ve bu düşüş ona o denli büyük bir zevk veriyordu ki mest oluyordu memnunluktan. “Benim kararım” diyordu, “benim sevabım” diyordu, benim günahım, benim Rabbim, benim dünyam, benim hayatım. Her “benim” dediğinde düşüyordu insan. Düşmenin her tipini ezberine aldığını zannederek
Aslında bütün dinlerin ortak kavramlarındandır: Aşk… Dört çeşidi olduğundan kelam edilir; 1. İlahi aşk, 2 . Memleket aşkı , 3. Aile, dost, beşere karşı aşk, 4. Karşı cinse duyulan aşk… İslamiyet’te vardır… Hele de tasavvufta… Hinduizm’de mebzul ölçüde bulunur… Hele de Hindistan’da… Farklı inanç ve uygulamaların bir ortada bulunduğu büyük bir dini çeşitliliğe sahiptir, dünyanın en büyük dinlerinden dördünün, yani Hinduizm , Budizm , Jainizm ve Sihizm ’in doğum yeridir Hindistan… Ayrıyeten hatırı sayılır