Ankara Kahramankazan’da TUSAŞ’a yönelik düzenlenen terör saldırısının ardında PKK olduğu yetkililer tarafından açıklanmıştı. İngiliz siyasetçi George Galloway TUSAŞ’a atağın Kazan’daki BRICS Tepesi ile eş vakitli yaşandığına dikkat çekerek bu terör hareketinin “CIA’nın PKK’yı kullanarak” yapıldığını tez ve tabir etti. Ankara Kahramankazan’da TUSAŞ’a yönelik terör taarruzunda 5 kişi şehit olurken 22 kişi de yaralanmıştı. PKK’NIN KELAMDA ÖLÜMSÜZLER TABURUNUN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ TERÖR SALDIRISI

Târihi efendiler-köleler, zenginler – yoksullar, ezenler-ezilenler ve gibisi dramatik uçlar (maksimler) üzerinden değerlendirmenin bir basitleme olduğunu düşünürüm. Târih, ortalarda seyreden çok daha karmaşık münasebetleri ihtiva ediyor. Meselâ antik târihte belirleyici olan çelişkinin, efendi-köle çelişkisi değil, daha çok, efendi olan patricilerle , köle olmayan, hür, fakat doyurulmazsa çok tehlikeli olabilecek olan plebler ortasında cereyan ettiğini düşündüren çok sayıda alâmet vardır. Buna kabaca

Soykırımcı İsrail, Nazilerin II. Dünya Savaşı’nda Musevileri doldurduğu toplama kamplarının benzerilerini Gazze’de kurmayı planlıyor. ABD ve İsrail basınına nazaran, Filistinlilerin tutulacağı, etrafı duvarlarla çevrili alanlarda giriş-çıkışları ABD’li özel güvenlik güçleri denetim edecek.

Gazze’de milyonlarca insan ateşkes beklerken Biden idaresinin, 5 Kasım’daki başkanlık seçimleri öncesinde Hamas ile yalnızca ABD’li esirlerin özgür bırakılması konusunda pazarlık yaptığı ortaya çıktı. ABD’nin bu atağı, gönderdiği silah ve bombalarla soykırıma ortak olan Washington idaresinin, Gazze’de barış değil, kendi siyasi ikbalinin peşinde olduğunu gösterdi.

Türkiye’nin Suriye/Esad’la olağanlaşma açılımı, bugün tartışmaları sürdürülen ‘iç birlik’ teşebbüsünün ön adımıydı… İsrail krizinin ‘Kürt Kartı’na yeni bir alan açıp-açmadığı analizleri de dâhildir, “ Kürt Kartı’nın yeni bir jeopolitiği mi var ” kuşkusu de… Filistin-Lübnan-Suriye-YPG/PKK-ABD-Irak-İran-İsrail kümesinin birinci iki cümleyle cem olduğu yer de burasıdır. Son olarak Gürcistan ve Rum Kesimi’nde yaşanan gelişmeleri de boğma teline eklemiştik… Bu derece gıllıgışlı işlerin/şebekelerin kurulduğu

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD seçim sonuçlarının İsrail siyasetinde bir değişikliğe sebep olmayacağını, ABD’nin halinin net olduğunu farklı bir örnekle lisana getirerek Türkiye’nin karşısında yalnızca İsrail’in değil, muhatabın ABD olarak …

Cumhurbaşkanı Erdoğan , evvelki gün yaptığı değerli konuşmada dedi ki.. “Önümüzdeki periyotta milletimize, hem güney sonlarımızın güvenliğini, hem insanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacak.” Notlarım-dan yola çıkarak, biraz da kulislere kulak kabartarak Suriye ile ilgili bu müjdenin ne olabileceği konusunda beyin fırtınası yapacağım. Lakin evvel Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çerçevesini kalın bir formda çizdiği “çözüm meselesiyle” ilgili bir kaç şey söyleyeceğim. Tartışma

5 Kasım’da ABD seçimleri var. Olağanda Türk ve dünya medyası, seçime bir yıl kala teyakkuza geçer, aylarca zihinlerimizi bombardımana tabi meblağ, sabah akşam ABD’den seçim yayınları yapardı. Semboller, imajlar, haller, telaffuzlar, “Büyük Amerika” vurgusu için kullanılabilecek her şey içeride pazarlanırdı. Medyanın ABD temsilcileri, büyük laflar, hikmetli çıkarımlar, ceviz kabuğunu doldurmaz açıklamaları, büyük manalar yükleyerek, verip dururdu. BEYAZ SARAY BASIN OFİSİ; BÜYÜKLÜK ZİHİNLERİMİZDE,

İran-İsrail dalaşında ‘günlük’ tartışmalara nokta koyma ve genel bir çerçeveye, ABD Başkanlık seçimleri sonrasına bağlama vakti geldi… Bir , 1 Ekim’de İran’ın İsrail’e yaptığı füze ataklarına misilleme olarak Tel Aviv’in gerçekleştirdiği akın, ‘kışkırtmayan, sonlu, Tahran’ı karşılık vermeye mahkûm etmeyen’ bir operasyondu… İki , İran ile İsrail ortasında örtülü bir oyun olduğu ve bölgedeki menfaatleri üleşmek ismine ‘al gülüm ver gülüm/at gülüm tut gülüm’ bağı bulunduğu kabulünü de artık bırakalım…