Para kuleleri Ağaç A.Ş.’den

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na tabir veren kapalı şahit Gürgen’in anlattıkları, CHP’de taşları yerinden oynatacak cinsten. CHP İstanbul vilayet binası alınırken dikilen para kulelerinin gerisinden İBB iştirakleri çıktı. Yolsuzluk soruşturmasında tutuklandıktan sonra kritik bilgiler verince tahliye edilen İBB Meclis İştirakler ve Bağlı Kuruluşlar Komisyon Başkanı Ertan Yıldız aracılığıyla Ağaç ve Peyzaj A.Ş.’den alınan 8 milyon TL, vilayet binasının alımında kullanılmış.

Gizli şahit Gürgen, “2019’da İmamoğlu İBB Başkanı olduktan sonra ayda ya da 2 ayda bir para toplandı. Bu parayı Ertan Yıldız İBB’nin tüm iştiraklerinden talep eder, toplanan para Ağaç ve Peyzaj A.Ş. Genel Müdürü Ali Sukas’ın şoförü tarafından Capacity AVM otoparkında Yıldız’ın sürücüsüne verilir” dedi. Yıldız’ın vilayet binası alım sürecinde Ağaç ve Peyzaj A.Ş.’den 8 milyon TL topladığını belirten Gürgen, “Ayrıca Çağlayan Tarım’ın sahibi Alaaddin Vardar, Capacity AVM yanındaki otoparkta Yıldız’ın sürücüsüne 70 bin dolar (bugünkü kurla 2,7 milyon lira) verdi. Bu da Çağlayan Tarım’ın 2022-2024 yılları ortasında Ağaç ve Peyzaj A.Ş.’den aldığı 300 milyon TL’lik ihale için kesilen bedeldir” diye konuştu.

İmamoğlu’nun Ağaç ve Peyzaj A.Ş.’ye geldiğine birkaç sefer tanıklık ettiğini anlatan Gürgen, “2023’teki genel seçim sürecinde gereğince maddi dayanak toplamadı diye Ali Sukas’a bir devir kızgın olduğu şirketteki herkes tarafından bilinir. Ağaç ve Peyzaj A.Ş.’de toplanan bu para Ertan Yıldız tertibi ile İmamoğlu’na gidiyordu” tabirlerini kullandı.

Gürgen’in tabirleri, belediyeye bağlı bir kamu iştirakinin, bir siyasi partinin taşınmaz edinimi için dolaylı mali kaynak oluşturduğunu ortaya koydu. Yapılan süreç 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5018 sayılı Kamu Mali İdaresi ve Denetim Kanunu’na muhalif. Belediye Kanunu’nun 14 ve 15’inci hususlarına nazaran, belediyeler sadece kamu hizmeti sunmak gayesiyle kaynak kullanabiliyor. Siyasi partilere direkt yahut dolaylı mali dayanak sağlamak, bu kapsamda yetki aşımı ve açık ihlal. Ayrıyeten 5018 sayılı Kanun’un 71’inci unsuru, kamu kaynaklarının hedef dışı kullanımı ve hukuka muhalif olarak kişi yahut kurumlara aktarılmasını “kamu zararı” sayıyor. Bu durumda, hem kamu vazifelileri hakkında cezai sorumluluk doğuyor, hem de ilgili süreçler hukuken yok kararında sayılıyor. 8 milyon liralık para transferi, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na da muhalif. Kelam konusu kanunun 66’ncı hususu, siyasi partilerin gelir kaynaklarını sayarken, hazine yardımı, üye aidatları ve ferdî bağışları, sonlu ve denetlenebilir gelir kaynakları olarak belirtiyor. Tıpkı unsurun son fıkrasında ise “Kamu kurum ve kuruluşlarının siyasi partilere direkt yahut dolaylı olarak para yardımı yapması yasaktır” kararı yer alıyor. Münasebetiyle bir belediye iştiraki aracılığıyla siyasi partiye maddi katkı sağlanması, bu yasaya da direkt alışılmamış. Mevzuyla ilgili değerlendirmede bulunan anayasa hukukçuları, bu türlü bir fiilin Anayasa’nın 69’uncu unsuru çerçevesinde de ağır sonuçlar doğurabileceğine işaret ediyor. Siyasi partiler, “demokratik unsurlara muhalif faaliyette bulunmaları” yahut “yasaklanan kaynaklardan mali dayanak almaları” halinde Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından kapatılabilir. Şayet soruşturma sonucunda belediye kaynağı olan 8 milyon liranın CHP İstanbul vilayet binası alımında kullanıldığı belgelenirse, AYM nezdinde CHP’ye dava açılabilir.