Coğrafyanın kodları, mevcut istikrarları değişiyor, dünyada yeni siyasi hizalanmalar sahneleniyor, biz hala CHP’nin iç hesaplaşmalarını, parti içi kaosunu konuşuyoruz. Lakin bu yazının da yazılması gerekiyor.

Kaynağım, CHP’nin kodlarının nasıl değiştirildiği ve gelecekte neler olabileceğine dair şu sözleri ise parti içinde birilerini çok rahatsız etmiş: “Artık CHP üyeleri, delege olmanın para kazandıran bir şey olduğu kanaatindeler. Herkes şu an milletvekilliğini, bakanlığı kenara bırakmış, delege olmaya çalışıyor. Zira delege olmak artık para ediyor.”

CHP’den görüştüğüm farklı bir isim, “O tenkit, tüm delegeleri itham altında bırakıyor lakin 38. Kurultay’ın oluşturduğu hasarın nelere sebep olduğu da ortada” dedi. Edindiğim izlenim, şaibe tartışmaları daha çok su götürecek.

Şimdi gelelim CHP’nin ve haliyle memleketin de bir diğer gündemi olan ön seçim sıkıntısına. Seçim takvimine nazaran 3 yıl 3 ay sonra (Mayıs 2028) yapılacak cumhurbaşkanı seçimlerinin adayını şimdiden belirlemek CHP’yi yeni tartışmaların içine sokacak gibi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in önümüzdeki salı günü küme toplantısında, ön seçim tarihini 23 Mart olarak açıklaması bekleniyor. Genel başkan, iki belediye başkanı bir de eski genel lider ortasında sıkışmış partide orta bir heyecan yaşanacak, şimdiden bir isim etrafında toplanılacaktı. Ne var ki Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, seçimlere katılmayacağını açıklayarak bu mümkün sinerjiyi dağıttı. Rakibinin “seçilmişliğini” de en başından boşa düşürdü. Anketlerden açık orta muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı çıkan Yavaş’ın ‘ben yokum’ atılımı CHP içerisindeki üye ve delege yapısının kimin güdümünde olduğunu çok güzel bildiğini de gösteriyor.

Bu nasıl bir sırttan atma? Bilakis yüceltiyor, yükseltiyor… CHP’deki kaynağımın öngörüsü şöyle: “Erken aday açıklamasının manası şudur: Bu seçimin kazanılmayacağından emin olunmuş. Özgür Bey de aday mükellefiyeti ve mesuliyetini sırtından atıyor, ön seçim yoluyla. Kaybedildiğinde ‘adayı siz seçtiniz’ diyecek. Hem de ‘Son anda belirlemedik. Bak iki yıl evvelce, üç yıl evvelden belirledik’ diyecek. Şu an onun altını yapıyor Özgür Beyefendi.”

Mansur Yavaş’ın ön seçime girmeme defansı da CHP içinden gelen üstteki öngörüyle alt alta okuyabiliriz. Dün Yeni Şafak, Yavaş’ın yakın etrafına adaylık savından vazgeçmediğini söylediğini ve “adaylık argümanımız bakidir” dediğini yazdı. Lakin bir yandan da Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu birlik beraberlik fotoğrafı verdi. Kaynağıma CHP için kritik sayılan üçlü tepeyi de sordum.

O toplantıya dair “kesin bilgi” diyerek şunları söyledi: Mansur Bey o görüşmede masaya bütün anketleri koymuş. Ön seçimi hakikat bulmadığını söylemiş ve şunu net olarak tabir etmiş: ‘Aday da olmayacağım fakat anketler bu türlü giderse kesin olarak 100 bin imzayla aday olurum.’ demiş. Masada halini sergilemiş, ‘Bana dönük bir talep var. Seçim sürecinde kadar takip edeceğim. Talep devam ederse ben bu mesuliyeti almak zorundayım. Millet bu türlü bir görev veriyor’ demiş açıkça. Ekrem Bey de bozulmuş haliyle. Yani o denli bir tablo olacak ki Ekrem Bey ön seçimden çıkacak, Mansur Bey 100 bin imzayla çıkacak. Nasıl olacak bu iş? Kim Türkiye’ye ne vaat edecek? Hangi programı anlatacaklar? Çok güç.”

Kaynağımdan son olarak, CHP’nin mevcut havasını nasıl kokladığını da yorumlamasını istedim.

Ön seçim ve Özgür Özel’in iki belediye lideri ile yaptığı toplantı parti içinde nasıl karşılanmıştı?

Tek sözle “rahatsızız” dedi. Belediye liderleri ile yapılan toplantı Parti Meclisi’ne bilgi verilmeden yapılmış. Ağır toplar, belediye başkanlarının parti ismine karar aldığı ve MYK, Parti Meclisi ile milletvekili kümelerinin yok sayıldığı inancına kapılmışlar. Edindiğim izlenim CHP’de partinin kodlarıyla hareket eden politik akıl devreden çıkmış üzere. Bu rahatsızlık, ön seçim dayatması yapısal krize dönüşebilir.

İki yazıyla şaibeli kurultay ve ön seçimin CHP içindeki yankılarını yazdım. Bu ortada Cumhurbaşkanı Erdoğan Asya tipindeydi. Endonezya, Malezya, Pakistan’ı ziyaret etti. Çok sayıda ticari muahedeler imzalandı. Türkiye’nin bu ülkelerle ticaret hacmini 25 milyar dolara çıkaracağı konuşuluyor. Yalnızca Endonezya 60 adet TB3 ve 9 adet de Akıncı SİHA satın alacak. Önderlere armağan edilen Togg da dünya pazarına açılmasının arifesinde Asya’da gündem oldu.

Bu ortada Erdoğan’ın üç ülkede de nasıl bir coşkuyla karşılandığını tüm dünya izledi. CHP hariç. Zira Özgür Özel Türkiye Cumhuriyeti Devleti heyetinin üç uçakla gittiğini lisanına dolamıştı. Vizyonsuzluk, sığlık tam olarak bu olsa gerek. Haliyle gündemi şaibeli kurultay ile işgal ediyorlar.