’nin hafta sonu Mersin’de düzenlediği mitinginde esti gürledi: “Eğer Ekrem İmamoğlu’nun suçluluğuna millet ikna olursa, siyaseti ben bırakıyorum.”
Biraz daha geniş alalım: “Buradan Sayın Erdoğan’a bütün milletin önünde bir büyük teklifte bulunuyorum ve siyaset tarihinin, siyasetimizin en büyük karşı karşıya gelmesini, düellosunu teklif ediyorum. Şunu yapacağız: Canlı yayında yargılama olacak. Sonra Türkiye’nin bütün anket şirketlerinin ortalamasını alacağız. Şayet Ekrem İmamoğlu’nun suçluluğuna millet ikna olursa, siyaseti ben bırakıyorum. Olmazsa sen bırakmaya var mısın? Sana siyasi düello teklif ediyorum. Canlı yayında hatta sana yüzde 25 de avans veriyorum. Şayet senin savcın haklı çıkarsa ben istifa edeceğim. Ekrem İmamoğlu’nun haklılığı ortaya çıkınca sen istifa edecek misin? Var mı hamasetin? Hodri meydan sana! Ancak bu türlü bir yürekleri yok, bu türlü bir yürekleri yok.”
Şimdi dikkat edelim; Özgür Bey “Yargılama sonucunda Ekrem İmamoğlu hatalı bulunursa ya da bulunmazsa” demiyor. Diyor ki; “Pek çok anket şirketi araştırma yapsın, ortalamasını alalım, halktaki algılamayı ölçelim. Algı, şayet suçsuz olduğundan yanaysa ben kazanayım. Algı, hatalı olduğundan yanaysa sen kazan.”
Yani
kararı değil, halkın
üzerinden gitmenin peşinde… Olguların, hakikatin ne olduğuyla, hukukun ne diyeceğiyle ilgilenmiyor Özgür Bey… Pekala neden bu türlü yapıyor? Zira palavra, hakaret, agresif telaffuz ve her türlü tezvirat ile
başarıyla yönettiklerini biliyorlar da ondan. Herkesin yetenekli olduğu husus farklı olağan; kimisi laf cambazlığında iyidir…
Fakat, karşısındakiler de çoluk çocuk mu ki iki provokasyona kansınlar?!
Ünlü ‘hacker’ ülkemize geliyor
2001’den bu yana, 24 yıldır
tarafından düzenlenir… Ülkemizin en büyük olması bir yana en prestijli ve tesirli iş dünyası etkinliklerinden biridir
28-29 Mayıs 2025 tarihlerinde
’nde tüm dünyadan dal profesyonellerini İstanbul’da buluşturacak aktifliğin dikkat çeken konuklarından biri
(FC) imiş… Bizim üzere “O nasıl isim” diye düşünenler için açıklayalım, FC denen bu şahıs, dünyaca ünlü bir ‘
’ imiş.
Her ‘hacker’ da makus değilmiş… FC, “
” denilen yani etik olarak çalışanlardan biriymiş. 30 yıldır müsaadeli ve yasal yollarla bankaların, hükûmetlerin ve kurumların bilgisayar sistemlerine, ağlarına yahut fizikî yapılarına sızarak, dijital ve fizikî güvenlik açıklarını, savunma zaaflarını tespit etmelerine ve tedbir almalarına yardımcı oluyormuş.
Soysal’a da bu yakışırdı… Düzenledikleri aktifliğe uygun, içeriği ve iştirakçileri gerçek yollarla besleyecek, üstelik sadece gaye kitlesinin değil, ‘herkesin’ ilgisini çekecek konukla Perakende Günleri’nin
çok önemli bir katma paha getiriyorlar.
İşi ‘uzaylılara’ bırakmamak lazım…
Bazı bahisler, birtakım tavır ve davranışlar çok hassastır… O denli ki insanı, sözün tam manasıyla,
de edebilir
de… Bireylerin ya da toplumların hayat kalitelerini kökten etkileyebilir, değişik hayatları deneyim etmelerini sağlayabilir…
ya da
konusu tam da bu türlü bir şey… Meramımızı sayılarla izah etmeye çalışalım…
’nın 2024 araştırmasına nazaran; günde 12 milyon ekmek israf ediyor, her yıl kişi başı 102 kg gıdayı çöpe atıyormuşuz. Türkiye, kişi başına en çok besin israfı yapan 13. ülkeymiş.
Birleşmiş Milletler Etraf Programı
’nın (UNEP) 2024 raporuna nazaran, dünya genelinde açlıkla uğraş hâlindeki insan sayısı yaklaşık 800 milyonken, global olarak üretilen besinlerin yaklaşık üçte biri (yaklaşık 1 milyar ton) israf ediliyormuş. Meğer israf edilen besinin yalnızca %25’i bile dünyadaki 795 milyon yetersiz beslenen insanı doyurabilirmiş.
Gıda israfı çok önemli çevresel problemlere da yol açıyormuş.
Dünya Doğayı Muhafaza Vakfı
’nın (WWF) 2024 raporuna nazaran, besin israfı global sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 8-10’unu oluşturmuş. Bu oran, dünyanın 3. en büyük karbon salımı yapan ülkesi olarak kabul edilebilecek bir kıymete denkmiş.
Gıda israfı, öteki yandan su israfını da artırıyormuş: Bir dilim ekmeğin üretimi için yaklaşık 40 litre su kullanıldığı düşünüldüğünde, günlük ekmek israfı 480 milyon litre suyun boşa harcanması manasına geliyormuş. Çöpe atılan her 1 kg. etin yanında 15.500 litre, her 1 kg domatesin yanında ise 184 litre su da israf ediliyormuş.
Aklımıza birden uzaylı sinemaları geldi… Hani “İnsanlar, Dünya’daki kanserli hücreler üzeredirler, onu yiyip bitiriyorlar” diyen uzaylıların karakterize edildiği filmler…
Yapay zekâ ile trafikte %59 iyileşme
Günde 105 saati trafikte boşa harcayan İstanbulumuz, New York, Chicago ve Londra’yı da sollamış ve “2024 Global Trafik Karnesi”nin tepesine yerleşmiş. İstanbulluları sevindirecek haber
İstanbul Ticaret Üniversitesi
’nden gelmiş. Ulaştırma Sistemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından yürütülen,
’ın teknoloji paydaşı olduğu “İleri Akıllı Ulaşım Teknolojileri ve Adaptif Trafik İdaresi Uygulama ve Araştırma Projesi”nde; İstanbul Üsküdar-Acıbadem bölgesinde 16 kavşakta yapay zekâ temelli sensör ve kamera sistemiyle sinyalizasyona anlık müdahale edilmiş.
Sonuç: Trafikte
’a varan güzelleşme sağlanmış. Günde 5 bin 273 litre yakıt tasarrufu elde edilmiş. Emisyon bedelleri düşmüş. Trafikte bekleme müddeti ve kuyruklar minimize edilmiş.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Kalkınma Ajansları Genel Müdürü
, zaman ve yakıt tasarrufu sağlarken karbon emisyonunu da azaltacak bu çeşit projelerin Türkiye genelinde yaygınlaştırılmasını desteklediklerini belirtmiş…
Pek çok probleme, mağduriyete yol açabilen yapay zekâ konusunda temkinliyizdir… Ayrıyeten ‘
’ olarak üretilen, yani ömrü kolaylaştırması gereken ögelerin merkez, yani ‘
’ hâline gelmesinin de fevkalade sakıncalı olduğunu düşünürüz… Lakin trafik konusundaki üzere yapay zekânın çok aktif bir araç olarak kullanılması da mümkün. Elbette temkini ve istikrarlı yaklaşımı elden bırakmadan…
