Delegelerin satın alınması sonucu CHP’ye Genel Lider olan Özgür Özel, asrın soygunu denilecek bir yolsuzluk operasyonu sonucu tutuklanan eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu savunmak için düştüğü meydanlarda başlıktaki cümleyle bir gerçeği itiraf etti.

Söz konusu soygunla elde edilen paraların küçük bir kısmıyla satın alınan delegeler sayesinde genel başkanlık seçimini kazandığı için Özel’in ağır çaba ve telaşını anlıyoruz. Lakin bu türlü bir itirafta bulunması dikkat cazip bir durumdur.

Özgür Özel, “Safları netleştirelim. Biz 150 yıldır anayasa isteyenleriz, sizin yolunuz Meşrutiyet’ten sonra Meclis’i 33 yıl kapatanların yoludur. Biz 2. Meşrutiyet’ten yanayız sizin yolunuz Damat Ferit’in yoludur” diyerek, hengameyi ve hasımlığı 1876 yılına taşıdı.

CHP’nin Osmanlı düşmanlığı malum, birinci başta “Bunda ne var ki” denilebilir. Fakat atıfta bulunulan tarih çok dikkat alımlı. 1876 yılında Batılıların dayanağıyla bu topraklarda birinci darbe gerçekleştirildi. Hüseyin Avni Paşa liderliğinde Sultan Abdülaziz tahtan indirildi ve bilekleri kesilerek öldürüldü. Akabinde tahta çıkan 5. Murat, Şeyhülislam fetvasıyla tahttan indirildi ve yerine 2. Abdülhamid Han padişah oldu.

Özgür Özel’in bahsettiği anayasa yani Yasal Aslı, Sultan Abdülhamid Han tarafından ilan edildi. Çok tarihi tartışmalara girmeden şunu net bir formda söylemek gerekirse, sorun alışılmış ki anayasa değildi. Problem, Osmanlı Devleti’ni kelamda özgürlük ismi altında Batılı devletlerin istekleri doğrultusunda parçalatmaktı. Gerçekten, Abdülhamid Han, bu tuzağı görünce 1. Meşrutiyet’i askıya aldı.

Yine hepimizin bildiği üzere, bilhassa Siyonistlerin ve emperyalistlerin buyruğunda kapalı bir halde örgütlenen İttihatçılar, 1908 yılında İstanbul’u işgal ederek, Abdülhamid Han’a Meşrutiyet’i ikinci kere ilan ettirdi. 1909 yılında da Abdülhamid Han tahttan indirildi ve ülke felakete sürüklendi. İdaresi ele geçiren İttihatçılar, evvel Balkan Savaşları, akabinde da 1. Dünya Savaşı ile Osmanlı’yı parçalattı ve devlet ortadan kaldırıldı.

Özgür Özel’in İngilizlere imdat davet yapmasının akabinde 1876’yı hatırlatması tesadüf olmasa gerek. Birebir halde yolsuzluktan tutuklu eski İBB Başkanı İmamoğlu da geçtiğimiz yıllarda “Demokrasi için 145 yıldır uğraş ediyoruz” demişti.

Daha evvel de yazmıştım. Yakın tarihle ilgili benim bir başucu kitabım var. Bu türlü tarihi tartışmalar çıktığında dönüp tekrar okuyorum. Kitabın ismi “Türkiye İçin Sırada Ne Var”, müellifi David Brewer Eddy. 1913 yılında Türkiye topraklarında faaliyet gösteren misyonerler için yazılmış bir el kitabı olmasına karşın, okuduğunuzda yeni çok şey bulursunuz. Yazılma tarihine bakmasanız, 5 yıl evvel yazıldığını düşünürsünüz!..

Amerikan misyoner teşkilatı Amerikan Board’un 20 yıldan fazla genel sekreterliğini yapan David Eddy, Abdülhamid Han’dan nefret konusunda Özgür Özel ve CHP’lilerle yarışır.

İncil’deki “Makedonya’ya gel ve bize yardım et” kelamlarına atıfta bulunan misyoner muharrir Eddy, “Pavlus’un kulaklarını çınlatılan ve onu Avrupa’ya birinci defa davet eden davet buydu” diyor ve ekliyor: “Son yarım yüzyılda birebir davet Batı’nın kulağına ve yüreğine ulaştı. Birincisi 1876… İkinci davet 500 yıldan fazla süren zulümden sonra Jön Türkler’in 1908 yılındaki ihtilali barış ve ilerleme için umut vermişti.”

Evet 1876 ve 1908’in manası bu kitapta çok yeterli anlatılıyor. Bu ortada dikkat ettiyseniz “500 yıldan fazla süren zulüm” tabiri çarpıcı. Çünkü CHP’nin başını çektiği sokak eylemcilerinin “Zulüm 1453’te başladı” sözünün kaynağı da bu kitap.

Bu kitapta çok daha fazla şeyler bulabilirsiniz. Siz de bunu başucu kitabı yapın. Çünkü bu ortalar çok lazım olacak. Mesela kitapta bir yol haritası var. Tekrar sokaklara yansıdı. Türkiye üzerinde 5 dakikalık çalışmalar yapılmasını öneriyor kitap, bu çalışmaların birinde 1908 ihtilalinin “Hürriyet, adalet, müsavat ve uhuvvet“ sloganlarından bahsedilmesini istiyor. Son Saraçhane şovlarında bu sözler sizin de dikkatinizi çekti mi?

Evet Özgür Özel’in dediği üzere safları netleştirelim, hatta sıklaştıralım. Çünkü sıkıntı tarihî ve derin… Bitmeyen bir kin ve nefretle karşı karşıyayız.