Darbe hazırlığı mı var? (2)

İki asır süren güçlü bir uğraştan sonra, Osmanlı’yı içeriden teslim alarak çökerten, böylece bizi tarihten uzaklaştıranlar İngilizler! Ülkeyi elimizden alıp küçük bir azgın azınlığa, devşirme şebekelere teslim edenler tekrar İngilizler!

İngilizlerin bizimle uğraşı ve bize müdahalesi Tanzimat’la başladı. Mustafa Reşit Paşa denen Londra mason locası üyesi “satılık adam”a Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nu imzalatıp okuttu İngilizler.

Tanzimat, bir İngiliz darbesidir. Devletin bütün kurumlarının İngilizler tarafından denetim edilmeye başlandığı sürecin başlangıç noktası. Osmanlı için sonun başlangıcı.

Mustafa Reşit Paşa’dan sonra onun müsaadeden giden Âli Paşa ve Fuat Paşa’lar İngilizlerin devleti ele geçirmelerini sağlayan düpedüz hain adamlar.

İngilizlerin devleti tam olarak ele geçirmeleri, Mithat Paşa’ya Sultan Abdülaziz’in bileklerini keserek darbe yaptırmalarıyla en son noktasına ulaştı.

Osmanlı’nın “ipleri”, Mithat Paşa’nın eline geçmişti artık. O denli ki, meşrûtiyet ilan edeceğine kelam verdiği için Sultan Abdülhamid’i tahta geçiren adam Mithat Paşa’dır. Sultan Abdülhamid’i tahttan indirenler de Mithat Paşa’nın ajentalığını yaptığı İngilizlerdir.

Devlet öylesine İngilizlerin denetimine girmiştir ki, Lozan’la birlikte Türkiye’nin medeniyet tezlerini terketmesi koşuluyla Türkiye’ye sadece teritoryal bağımsızlık verdi İngilizler.

İngilizler, Türkiye’nin istikametini, yörüngesini ve yol haritasını belirlediler, İslâm’ın devletin bütün kurumlarından tasfiye edilmesini sağladılar.

Hilâfeti bitirenler de, sonrasında uydurma hilâfet hareketini destekleyenler de tekrar İngilizlerdir.

İki asırlık tarihimizin son bir buçuk asrında devletin hücrelerine kadar nüfûz ederek Türkiye’nin rotasını İngilizler çizdiler. Son yarım asırda İngilizlerin rolünü, -darbe yapma işini- Amerikalılar yani Amerika’yı Yahudi imparatorluğu hâline getiren Museviler üstleniyor.

15 Temmuz darbe ve işgal teşebbüsü, ABD’deki Yahudi gücünün NATO üzerinden tezgâhladığı bir hâdiseydi.

15 Temmuz darbe ve işgal teşebbüsü için Ülke TV’de yaptığımız bir canlı yayında “darbe geliyor, devlet, millet olarak hazırlıklı olalım” diye ikazda bulunmuştum darbeden yaklaşık altı ay öncesinden.

Canlı yayında yaptığım bu ikaza inanılmaz yansılar geldi anında: “Felâket tellallığı yapma!” “Bu çağda artık darbe filan mı kaldı?” üzere çok enteresan yansılar aldım, linç edildim günlerce toplumsal medyada!

Yüreği yangın yerine dönen, kalbi ülkesi ve mazlum medeniyet coğrafyası için atan, sorumluluğunu müdrik Müslüman bir fikir adamı ve muharrir felâket tellallığı yapabilir mi? Aslâ!

İyi de neye dayanarak, darbenin gelişini yaklaşık altı ay öncesinden varsayım edebildim sanki? Yalnızca Batı medyasını yakından takip ettiğim için, bu türlü bir darbe hazırlığının yapıldığını yapılan yayınlardan kestirim edebildim.

RAND Corporation etrafındaki provokatif, “görevli”, istihbarat örgütlerine çalışan belirli başlı akademisyen kılıklı müelliflerin emsal bir psikoloji ile Time, Newsweek, The Economist üzere çeşitli çok tesirli haftalık haber-yorum dergileriyle, New York Times, Washington Post üzere tertipli takip ettiğim tesirli günlük gazetelerde Türkiye ile ilgili yazılan makalelere, yapılan yorumlara bakarak, Batılıların, içerideki uzantılarıyla Türkiye’de darbe hazırlığı içinde oldukları kanaatine vardım.

Bu kanaatimi de Mustafa Yıldız kardeşimin Ülke Tv’deki programında canlı yayında lisana getirme gereksinimi hissettim.

Altı ay öncesinden yaptığım ihtar gerçeğe dönüştü, ne yazık ki! ABD / NATO, FETÖ üzerinden Türkiye’de darbeyi hayata geçirmeye çalıştı lakin halkımızın basiretli, Erdoğan’ın yürekli duruşu ile darbe ve işgal teşebbüsü muvaffakiyetle püskürtüldü.

Buradan geldiğim yer şurası: Birkaç ay evvel orduda subaylar, laiklik / Kemalizm ismine kılıç sallayarak yemin ettiler! Derhal orduyla alakalarının kesilmesi gerekir’di bu tiplerin. Darbeyi subaylar kışkırtıyor, kumandanlar da harekete geçiyor, unutmayalım bunu!

Yine geçtiğimiz hafta sonuna yanlışsız ordudaki FETÖ’cülere karşı geniş kapsamlı bir operasyon yapıldı. Yapılan resmî açıklamada, “el’an ordu içindeki FETÖ’cü oranı, 15 Temmuz’da darbeye takviye veren FETÖ’cü oranından daha fazladır” denildi.

Çok ürpertici bir açıklama bu!

Türkiye’de “ipler” bu ülkenin has çocuklarının elinde olmadığı için bu ülke her vakit darbeye açık bir ülke. Her tıp darbeye. Askerî darbe de olabilir bu, iktisadî darbe de, yabancı vakıflar tarafından fonlanan STK’lar üzerinden yürürlüğe konulan kültürel / ideolojik çökertme operasyonu da.

Belki de asıl darbeyi çoktan yedik biz: Ülkenin en düzgün üniversitelerinde ülkenin kültürünü, pahalarını, medeniyet ruhunu inkâr eden, böylece ülkenin altını oyan mankurtlaşmış nesiller yetiştirerek en büyük darbeyi yaptık biz kendi kendimize.

Yazıyı silkeleyici dört tespitle bitireyim:

• Sultan Abdülhamid’in açtığı okullardan yetişen birinci nesil Abdülhamid’i tahttan indirdi.

• Sultan Abdülhamid’in açtığı okullardan yetişen ikinci nesil Osmanlı’yı tarihten sildi.

• 28 Şubat’tan sonra yetişen birinci nesil Türkiye’yi terkediyor…

• 28 Şubat’tan sonra yetişen ikinci nesilse, İslâm’ı terkediyor…

Alarm zilleri çalıyor! Gençlerini kaybedenlerin geleceklerini kaybetmeleri mukadderdir. Hem fiîlî darbe hem de zihnî darbe için gerekli tedbirleri hemen almalı, bunun için de günü kurtaracak çerçöp işlerle uğraşmak yerine geleceği kuracak uzun soluklu büyük işlere imza atmanın yollarını araştırmalıyız.

Vesselâm.