ABD’de başkanlık seçimlerini Donald Trump’ın kazanmasının akabinde, yeni liderin oluşturacağı kabinede yer alacak beklenen isimlerle ilgili tartışmalar gündem oldu.
Tasavvufun tarif, doğuş ve yayılmasına (tarikat) mahsus bilgileri ihtiva eden kitapların lisanları son derece sade , anlatımları son derece açık tır. Bu daha baştan tasavvuf bilgisinin özü ve oluşları (süreci) itibariyle sadeliği ve açıklığı hak etmesi nedeniyle böyledir; bu hakkı gözetebilen müelliflerin anlayış ve anlatıştaki güzellikleri o sadeliğe ve açıklığa hoş bir ekten ibarettir. Gazâlî ’nin sözleriyle “söz latif bir yazı, yazı kesif bir söz” olmakla birlikte, tasavvuftan kelam ve yazıya
Aylık enflasyon yüksek düzeyde gelmeye devam ediyor. Görünüm yazın dahi bozulmamışken kış aylarında güzelleşme beklemek olağan değildi aslında. Keza 2025’in birinci yarısında baz tesiri lehte rol oynayabilir. 2025 yazında ise temkinli optimistlik beklenebilir. Lakin enflasyon Merkezin iddiası üstünde kalmaya devam ettikçe faizin üst istikametli baskısı da büyüyecek. Faiz artarsa da kur düşebilir… (Buradaki toleransları hassas hesaplamak gerektiğinden ihtimal olarak serz ettim.) Kur düşerse ulusal verimsizlik
Japon zelzele uzmanı Yoshinori Moriwaki, katıldığı bir konferansta dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin zelzele riski bulunan ülkeler ortasında yer aldığını tabir eden Moriwaki, zelzele riskinin en az olduğu kentin Kırklareli olduğunu lisana getirdi. Marmara Bölgesi’nin zelzelelere karşı çok riskli olduğunu vurgulayan Moriwaki, “İstanbul birinci tehlike neslinde, kıpkırmızı. Ankara fay sınırından uzak, kayalık bölgede.” dedi.
Yeni Şafak Gazetesi’nin 7 Kasım 2024 tarihli birinci sayfasında yer alan manşet ve haberler… Piyasalarda Trump rüzgarı ABD’de Donald Trump’ın lider seçilmesiyle global piyasalarda hareketlilik arttı. Dolar endeksi 105’i aşarken; altın, bakır ve …
ABD seçimlerinde Trump yine seçilirse, “Avrupa’da istikrarlar değişir, yükselişte olan çok sağ daha da umutlanır ve hükümetlerde siyasi krizler çıkar” biçiminde çok fazla tahlil yapılıyordu. Birinci kriz Almanya’da çıktı ve çok sağın yükseliş tehdidi karşısında kurulan hükümet Trump’un seçildiği gün düştü. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, koalisyon hükümeti içindeki krizi sona erdirmek için erken seçim öneren Maliye Bakanı Christian Lindner’i görevden aldı. Karar sonrası Scholz’ü maksat alan Lindner, “Çok uzun müddettir ülkemizin yeni bir ekonomik kalkınmaya gereksinim duyduğunu anlayamıyor” dedi. Scholz ise 15 Ocak’ta Federal Meclis’te inanç oylamasına gidileceğini açıkladı.
Ortaokulda okuyan torunlarımın yazısı berbat. (Artık ortaokul yok, anlaşılsın diye yazdım). Annesine, babasına söyledim, nedir bu dedim; cevaben okullarda artık pek yazı yazılmadığını, yazının hoşuna berbatına bakılmadığını, temel süreçlerin dijitalde gerçekleştiğini; çocukların eğitiminin merkezinde “test çözmek” olduğunu söylediler. Ne yani, dedim “güzel yazı” dersi de mi yok? Ohoo baba, o senin zamanındaymış, dediler. Vay be! Hakkında müddet inmiş olan “ kalem ”, evresini tamamlamış haberimiz yok.
Trump’ın lider seçilmesi durumunda, ABD ve genel olarak Batı’nın odağını Çin’e çevireceğine ait projeksiyon ya da Harris’in seçilmesi durumunda Ukrayna’nın gerisinde durmaya devam edeceği, ton farklılıkları olsa da her iki önderin İsrail’i savunmaya devam edeceği kestirmeleri, tek merkezli dünya ‘tiryakiliğinin’ toptancılığına yaslanıyor… Trump’ın Ukrayna savaşını sahiden ve apansız kesip atmasının, örneğin Avrupa, İngiltere, Karadeniz ve kontaklı jeopolitiğin üzerindeki tesirlerinin Batı’nın
ABD’nin eski liderlerinden bir cins “Kart Horoz” Bill Clinton, Michigan’daki Kamala Harris’e dayanak mitinginde, şöyle dedi: “Hamas, kendinizi savunmak istiyorsanız sizi sivilleri öldürmeye zorluyor…” (1 Kasım 2024, Hürriyet) *** İşgalci İsrail’in Gazze’deki soykırımına koltuk çıkan bu açıklaması, büyük reaksiyon çekti. *** Filistinli sivillerin, günahsızların, bayanların, çocukların, bebeklerin taammüden/kasten katledilmesinden… Siyonist Terör Devleti’ni değil de “Hamas’ı sorumlu tutan” bu aşağılık beyanıyla
Haberi duyduğumda nedense aklıma Frank Capra ’nın başrolünü oynadığı bir politik sinema klasiği “ Mr. Smith Goes to Washington ” sinemasının başlığı geldi aklıma. Amerika’daki siyasi yozlaşmanın en çarpıcı öykülerinden birini beyaz perdeye aktarmış olan sinemada bir taşra siyasetçisi olan Mr. Smith içtenlikle gerçekleştirmek istediği ülkülerinin yolunda değerli bir siyasi performans stantlar. Safça, yeterli niyetle girdiği yolda sonuçta senatoya seçilir ve Washington’a sarfiyat. Dünyayı değiştirmek ve güzelleştirmek