8 Aralık ihtilalinin üzerinden geçen bir ayda Suriye’de tüm istikrarlar değişti. Bu yeni devirde Türkiye’nin elinin güçlendiği konusunda, çabucak herkes mutabık. Yeni Suriye hükümeti ile dayanışma içerisinde olacak bir Türkiye’nin kısa ve orta erimde birtakım stratejik kazanımları olacaktır. Yeni periyotta Türkiye kazanacak birebir vakitte kazandıracak da bir pozisyonda olacaktır.

Suriye’de Baas rejiminin yıkılıp yerine Türkiye ile dostluk alakasına sahip bir idarenin gelmesi İsrail’in kimyasını bozdu. Netanyahu’nun görevlendirdiği Nagel Komitesi, yazdığı raporda İsrail’in bölgedeki tesirini gitgide artıran Türkiye ile savaşmaya hazırlanması gerektiğini savundu.

Şam Milletlerarası Havalimanı’nda milletlerarası uçuşlar yine başladı. 145 yolcu taşıyan Suriye Hava Yolları’na ilişkin uçak dün saat 11.45’te başşehirden havalanarak BAE’nin Sharjah kentine uçtu. Katar’dan kalkan uçak da Şam’a indi. Şam Havalimanı’na inecek uçaktaki kardeşini bekleyen Rima İsa, “14 yıldır hiç yüz yüze görüşmedik ve o kadar memnunum ki tanım dahi edemiyorum” dedi.

Şam Alimler Birliği Lideri ve Suriye Başmüftüsü Pir Usame er-Rifai’nin kardeşi Pir Sariye er-Rifai, bir müddettir tedavi gördüğü hastanede evvelki gün vefat etti.

Suriye’deki Esed rejiminin simge merkezlerinden biri olan Tışrin Sarayı, ihtilal sonrasında süratli bir yenilenme sürecine girdi.

Meksika Sınırı’ndan Gassal’a bir çizgi çizerek kaleme aldığı yazı sonrası Ersin Çelik’e “ben buradan devam ederim” diye bir ileti attım. O da bana “abi sen et, ben de ederim. Dün Bekir abiyi izledik, yıkıldı ortalık” diye yanıt yazdı. “Bekir abi” dediği Bekir Develi. Hangi kentte sahnelenirse sahnelensin “Fani But Funny” isimli standup gösterisinin biletleri, satışa çıktığı üzere sold out oluyor, tükeniyor. Üstelik, şovun biletleri de muadilleri ile tıpkı fiyatlarda. Şuradan başlayayım. Katıldığım

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan dedi ki: “Türkiye ve Avrupa, Sarkozy öncesi çizgiye dönmeli.” Fidan’ın sözleri şu gerçeğe dayanıyor: “Sarkozy periyoduna kadar, Almanya ve Fransa’nın siyasi önderleri, Türkiye’nin AB üyeliğini stratejik bir adım olarak gördü.” Lakin sonra iş değişti. Üstelik yalnızca Türkiye-AB alakaları bağlamında değil. Karşımızda stratejik öngörü yeteneğini, (Merkel’den sonra) önder çıkarma kapasitesini kaybetmiş, diplomasinin d’sini bilmeyen, yükselen ırkçılığın kayığına binmiş, nobran

Toplumsal medyada geçirdiğim vakti bir müddettir denetim altına almaya çalışıyorum. Burada da vakit zaman deneyimlerimi paylaşıyorum. Faal gazeteci ve üstelik dijital medya yöneticisi olarak ekran süremi epey azalttım. Aslında X hesabımı 9 ay evvel büsbütün kapatmıştım. Facebook’u da çok uzun vakittir kullanmıyorum. Elde bir tek Instagram var. Genelde soykırım, Gazze’nin direnişi, Suriye ihtilali üzere mevzularda paylaşım yapıyor ve kitap tavsiyesi görüntülerimi yayınlıyorum. Lakin Instagram da beni kısıtlıyor.

Buradan bütün bir dünyaya ilan ediyoruz: Biz Kürtler asla ayrılıktan yana değiliz. Biz Kürtler her türlü etnik ve siyasi bölücülüğe karşıyız. Türkiye Cumhuriyeti’ni kendi devletimiz olarak görüyoruz. Biz oburlarının Kürtleri değiliz, Türkiye Kürtleriyiz. Türkiye bizim ana vatanımızdır. Etnik/kavmî manada elbette Türk değiliz. Tıpkı Türk, Arap, Çerkez vb kardeş milletler üzere lisanı ve kültürü olan bir milletiz biz de. Türkiye Cumhuriyeti devletini, yalnızca etnik/ kavmî manada Türklerin devleti olarak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi; kaleme aldığı ‘Türbanlı domuz AB yolunda’ isimli karikatürü başta olmak üzere, İslam’a karşı duyduğu nefretle bilinen Turhan Selçuk’un ismini yeni kurulan bir merkeze verdi. Açılışı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu yaptı. Kelamda karikatürlerine dair hiçbir vakit ‘özür dilemeyen’ Selçuk’u kendisi üzere Müslümanlara hakaret eden kardeşi İlhan Selçuk savunmuştu. Onlar için Türkiye “yobazlar” ülkesiydi.