Başsavcıya tehditler savuran yiğide bak

Özgür Bey, velinimeti bildiği yolsuzluk sanığı Ekrem Bey’i savunmak için miting yaptı. Gaziosmanpaşa inledi desek yanlış olmaz.
Eline mikrofonu aldı, esti gürledi. Çok sonluydu. Kısık sesi daha da çatallı çıkıyordu.
“Akın, sert kayaya çarptın oğlum!” diye haykırdığını duyduk. Bu türlü samimi konuşunca, sürücüsüne sesleniyor olabileceğini düşündük. Hitap ettiği kişi İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek imiş.
Şu sözleri sarf etti Özgür Bey:
“Akın, sert kayaya çarptın oğlum… Aklınızı başınıza takının. Gelirim, darmadağın ederiz. Sabrımızın sonundayız. Başımın tasını attırma. Dağılmamak üzere toplanırız. Buradan Erdoğan’a söylüyorum. Bundan sonra bu işin sonu makûs. Alın bunu buradan…”
Tehdit, hakaret gırla gitmiş.
*
Başsavcıyı tehdit ediyor… Cumhurbaşkanına yol gösteriyor… Başsavcının buradan alınmasını istiyor.
Olacak iş değil fakat varsayalım paşa gönlünün dileğine uyuldu ve Başsavcı Akın Gürlek öbür bir misyona tayin oldu; yerine yeni bir başsavcı geldi.
Önünde bulduğu belgelerle ilgilenmeyecek mi?
Belli bir etaba gelmiş davanın ipini mi çekecek?
Boş lakırdı örneği işte bütün bunlar.
*
Özgür Bey’in bu sözleri üzerine soruşturma başlatıldı.
Savcılar diğer ne yapsın?
Eline mikrofon alıp tıpkı tonda, tıpkı üslupla karşılık verecek hâli yok. Kitapta ne yazıyorsa, ona nazaran davranmak zorunda.
Yürüyen bir davayı kapatacak değil ya.
O zaman, Özgür Bey yeni başsavcı için de mi bir miting yapacak?
Yine o denli yüksek perdeden atıp tutacak mı?
Onun da vazifeden alınmasını mı talep edecek?
Mantıksızlık, hadsizlik bir ortada.
Tamam, Özgür Bey’in vekilliğinden ötürü dokunulmazlığı var fakat her ağzına geleni de söylememek gerekir.
Kaç sefer yazıp çizeceğiz? Her gün mü hatırlatalım?
Rahmetli Rauf Tamer olsaydı, herhâlde şöyle kaygısı: “Benim oğlum bina okur, döner döner yeniden okur.”
*
İBB davasında itirafçı sayısı 22’ye çıktı. Sırada bekleyenler de var. Üç beş değil, yirmi iki itirafçı.
İddialar bu kadar ağırken, iki itirafçı bile büyük risk taşır. Gaffar Yakınca’nın dediği üzere, bu gidişle Ekrem Bey de listeye eklenebilir. “Demir parmaklıklar beni alkışlamadı… Ben de faal pişman olmak istiyorum.”
Mısır’daki sağır sultanı bilemeyiz fakat en ücra yerdeki kör sultan bile görmüştür, Ekrem Bey’in işi güç. Dert büyük. Bunu en güzel bilen kişi de Özgür Beyefendi.
*
Bildiği hâlde niçin bu kadar ateşli savunduğunu merak eden varsa, çabucak belirtelim ki vaziyet çok açık. Onu savundukça -bonus biriktirir gibi- kendine puan yazdığını düşünüyor.
Hâlbuki cümle alemin bildiği kural, kolay kolay şaşmaz: Konuttaki hesap çarşıya uymaz.
Hesabı konutta değil, partinin genel merkezindeki makamında yaptıysa da durum değişmeyebilir.
*
Bu ortada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek, 43 yaşında imiş.
Ona “oğlum” diye hitap eden Özgür Bey kaç yaşında? Hepi topu 7 yaş büyük.
Öyle hitap etmesi, teknik olarak yanlış.
Ahlâk, görgü, edep açısından da yanlış.
Makama gösterilmesi gereken hürmet bakımından da yanlış.
Bu kadar yanlış, bir şeyleri bir yerlere götürür. Neyi nereye götürdüğü, sandıkta aşikâr olur.