Tarihin omuzlarına basarak ilerlemek yerine tarihi omuzlayıp devletin ve milletin istikbal haklarını hasbi ve hadim bir ruhla savunan önderler sınırlanmış evre ve devirlere sığmayan ve sıkışmayan özelliktedir.

Bilinen ve kolay yollardan geçmektense cesurca yeni yollar açıp risk ve tehlikeleri göğüsleyenler, bununla da kalmayıp canıyürekten, cansiperane ve civanmert uğraşlarıyla öne geçenler her vakit takdir, tebcil ve tebrike layıktır.

İşte böylesi liyakat ve liderlik vasıflarına sahip olan Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey’in Türk siyaset ve devlet hayatında sayın ve müstesna bir mevkii bulunmaktadır.

Ebediyete irtihalinin üzerinden 28 yıl geçmesine karşın ona duyduğumuz hürmet ve muhabbet hiç azalmamış, hiç zayıflamamıştır.

Türkeş Bey’in yaktığı meşale günbegün daha da güçlenerek hem Ülkücü gönülleri aydınlatmakta hem de milletimizi heyecanlandırıp kutlu maksatlara ulaşma azmini kamçılamaktadır.

Elbette insan fani, dava bakidir.

Sonlu hayatın sonsuz ve sınırsız ideallerini tıpkı bir bayrak üzere taşımak lakin ve lakin davasının onur ve varoluş potasında fedakarlığın sıcaklığıyla eriyen yüksek vasıflı insanların harcıdır.

Merhum Türkeş Bey her şeyden evvel dava ve gönül insanıdır.

Bu saygın karakteristik niteliği onu, devlet ve siyaset alanında daha unsurlu, daha prestijli, daha iradeli duruşuyla temsil ve temayüz edilmesini sağlamıştır.

Türk milletinin, Türkiye’nin ve Türk dünyasının hasretlerini 80 yıllık ömrüne muazzez bir gayret azmiyle serpiştirmiş, geçmiş ile gelecek ortasında inanç, dava ve fikir köprüsünün kurulmasına yılmayan bir mizaçla hizmet etmiştir.

Şurası muhakkaktır ki, kaynağını Türk-İslam davasında bulmuş Türk milliyetçiliği davası bir yanda Türkiye’nin umut halesi, öbür yanda da gönül ve kültür coğrafyalarımız ile mazlum toplumların uyanış hareketidir.

Türkeş Bey, karmaşa içindeki sadeliği gören, karanlıkta gizli duran ışığı gösteren, sakin yüzeyin taban akıntısını fark eden, kuvvetli etapları fırsat ve fikir akımına çevirmesini bilen bir önderdi.

Tıpkı bugünlere misal formda, azgın ve şımarık bir azınlığın tahakkümü suretiyle oligarşik meramlarını icra ve infaz etmelerinin önünde direniş kuvveti olmayı, Türkiye terslerinin habis senaryolarını kararlılıkla reddetmeyi başarmıştı.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin müessir siyaset ideolojisi evvel ülkem ve milletim, sonra partim ve ben anlayışıyla tebarüz etmiştir.

Bu kapsamda her şeyden evvel Türkiye ve Türk milletinin varlığı, birliği, bekası, toplumsal huzur ve barışı temel ve ehemmiyetlidir.

Dünyanın hiçbir uygar ülkesinde devletine, hukukuna, ulusal kurumlarına, ulusal iktisadına ve legal hükümetine demokrasi dışı vasıtalarla cephe açan, devamlı şiddet saçan bir muhalefet anlayışına tesadüf edilmemiştir.

Sorumsuz ve soysuz bir siyasi çarpıklığın kendi ülkesine ıslah ve terbiyeden muaf bir ihtiras tufanıyla, birebir vakitte kaotik bir zihniyetle saldırması olağandışı vakıa olup ulusal güvenlik tehdididir.

Türkeş Bey bu tip fiili Türkiye düşmanlığına teşne odaklarla nasıl kıran kırana uğraş etmişse bugün de kelam konusu gayretin fevkindeki dirayetimizle, sarsılmaz tutumumuzla safımız ve durduğumuz yer devletimizin ve milletimizin yanıdır.

Utanç duyulan, ucuzluğu aşikar olan, uçurum tabanına konuşlanan siyasi muhalefetin melun ve menfur gayesi Türkiye’nin mahvına ve ekonomik çöküşüne direkt hizmettir.

Fakat Türk milleti tuzağa düşmeyecek, oyuna gelmeyecek, sırtına hançer sallayan ve kale içinde yuvalanmış siyasi sömürgecileri affetmeyecek ve inanıyorum ki, kaçınılmaz bedeli muhataplarına ödetecektir.

Güya demokrasiyi lisanına dolayıp düşman taktikleriyle ve organize halde Türkiye’yi güç duruma düşürmenin gayretinde olan siyasi hizip ve yolsuzluk şebekesi çok derin hayal kırıklığına uğrayacaktır.

56 yıl evvel nerede duruyorsak gelişmiş ve güçlenmiş fikir ve siyaset yapımızla tıpkı sevdaların, tıpkı niyetlerin, tıpkı mefkurelerin merkezindeyiz.

Merhum Türkeş Bey’in dava, siyaset ve fikri çizgisi de Milliyetçi Hareket Partisi’yle bir ve beraberdir.

Bunun hilafına nifak üretimi yapan istismarcı ve inkarcıların hevesleri ise boşunadır.

Vefatının 28’inci yıl dönümünde, yani 4 Nisan 2025 Cuma günü, şahsımın kurucusu olduğu “Türkiye Alparslan Türkeş Siyaset Akademisi Vakfı”nın yeni hizmet binasının açılışının yapılacak olması gerçek bağlılığın, eksilmeyecek vefanın, bitmeyecek hürmet ve sevginin tezahürüdür.

Bu his ve kanılarla Alparslan Türkeş hizmet binasının iyi olmasını diliyorum.

Vatan ve millet sevdasının nişanesi ve partimizin kurucu Genel Lideri Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey başta olmak üzere, bütün ülkücü şehitlerimizi rahmetle, minnetle, hürmetle anıyor, manevi anıları önünde tazimle eğiliyorum.

Cenab-ı Allah hepsinden razı olsun diyorum.

Mekanlarının cennet, ruhlarının da şad olmasını niyaz ediyorum.