Aort yırtılmasında erken tanı hayat kurtarıyor
Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Op. Dr. Sezer, son dönemde sıkça gündeme gelen aort yırtılması riskine karşı erken teşhis ve sağlıklı hayat alışkanlıklarının hayati ehemmiyette olduğunu vurguladı. Sezer, aort yırtılmasının, kalpten çıkan ana damarın iç ve orta katmanlarının ayrılmasıyla oluştuğunu aktararak, “Bu durum mevt riski açısından son derece önemli. Aort yırtılmasında birinci 48 saatte saat başı vefat riski yüzde 1 ile 3’tür. Müdahale edilmezse bir hafta sonunda hastaların yüzde 90’ından fazlası hayatını kaybediyor.” tabirlerini kullandı.
Sezer, aort yırtılmasının en kıymetli belirtisinin ani ve çok şiddetli göğüs ağrısı olduğuna dikkati çekerek, hastaların çoklukla bu ağrıyı “içimde bir şey yırtıldı” halinde tanım ettiğini anlattı. Aort yırtılmasında ağrının şiddetinin vakitle azaldığını fakat hiç geçmediğini kaydeden Sezer, kalp krizinde ise ağrının giderek arttığını ve eforla kötüleştiğini belirtti.
Sezer, “Aort yırtılması için risk faktörleri ortasında 40-50 yaş aralığı, erkek cinsiyet, genetik bağ dokusu hastalıkları ve doğuştan gelen aort kapağı anomalileri bulunuyor. Yüksek tansiyon da kıymetli bir risk faktörüdür.” bilgisini verdi. Teşhis sürecinde hastanın şikayetlerinin yanlışsız kıymetlendirilmesi gerektiğine işaret eden Sezer, kesin teşhis için elektro, ekokardiyografi, kontrastlı bilgisayarlı tomografi (BT) üzere görüntüleme sistemlerinin kullanıldığını belirtti. Sezer, aort yırtılmasının tedavisinde cerrahinin vazgeçilmez olduğunu vurgulayarak, “Erken cerrahi müdahale hastanın hayatta kalma talihini önemli biçimde artırır.” değerlendirmesinde bulundu.
Kalp krizine ait de bilgi veren Sezer, koroner damarlardaki tıkanıklığın kalp kasına kan akışını kestiğini, bunun da kalp krizine yol açtığını anlattı.
Sezer, göğüste sıkışmanın, eforla gelen ağrı üzere belirtiler yaşayan şahısların kesinlikle sıhhat kuruluşlarına başvurması gerektiğinin altını çizdi.
Sağlıklı ömür alışkanlıklarının değerine dikkati çeken Sezer, şunları kaydetti:
“Doğal beslenme, sistemli idman, gerilim idaresi ve tansiyon denetiminin kalp ve damar hastalıklarından korunmada tesirli. Günlük tempolu yürüyüşler hem kalp sıhhatine hem de genel beden sıhhatine katkı sağlıyor. Masa başı çalışanlar, hareketsiz ömrün risklerini unutmamalı. Her gün en az 45 dakika tempolu yürüyüş yapılmalı.”
Sezer, aile hikayesinde genç yaşta kalp damar hastalığı bulunan bireylerin ise daha sık taramalardan geçmesi gerektiğini, genetik yatkınlığın hastalık riskini artırdığını aktardı.
