17 Ocak Cuma hutbesi: İslam varlık sebebimizdir
İSLAM, VARLIK SEBEBİMİZDİR
Okuduğum ayet-i kerimede Aziz Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“…Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim…”
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor:
“İslam dini kendisine düşmanlık besleyenlere üstün olmaya devam edecektir. İslam’a karşı olanlar ve onu terk edenler ise ona asla ziyan veremeyecektir.”
Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği en büyük nimet İslam’dır. İslam, Hz. Âdem’le başlayan, Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) ile kemale eren, Allah’ın razı olduğu tek dindir. İslam; insanlığın hidayet ve düzgünlüğü, yeryüzünün imar ve ıslahı için gönderilen rahmet ve merhamet dinidir. Akıllara rehberlik eden, ruhlara huzur veren, kalpleri sükûnete erdiren ilim, hikmet ve irfan dinidir. Yaratılışımızın gayesini öğreten, dünya ve ahiret istikrarını nasıl kuracağımızı bildiren hayat dinidir.
Cahiliye periyodunun bütün karanlıklarını aydınlığa çeviren İslam’dır. Canlı diri toprağa gömülen kız çocukları İslam’la hayat bulmuştur. Bayanlar, hak ettikleri gerçek saygınlığa İslam’la kavuşmuştur. Ezilen, hor görülen, hak ve hukuku çiğnenen mazlumlar İslam’la özgürlüklerine kavuşmuştur
. اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْۜ “Allah katında en kıymetli olanınız, O’na karşı sorumluluklarını hakkıyla yerine getireninizdir.”
ayetinde de söz edildiği üzere, üstünlüğün; ırk ve cinsiyette, makam ve servette, şan ve şöhrette değil, takvada olduğunu bütün dünyaya İslam ilan etmiştir. Palavraya, aldatmaya ve hileye bulaşmadan; fırsatçılık, stokçuluk ve karaborsacılık yapmadan; kul ve kamu hakkına girmeden helal kar elde etmenin yollarını insanlığa İslam haber vermiştir. Anne ve babaya hürmet etmeyi, ailemize gereken ilgi ve alakayı göstermeyi, akraba ve komşularımızın haklarını gözetmeyi, güzellik ve hayırda müsabakayı bizlere İslam öğretmiştir.
Ne acıklıdır ki, insanî bedellerin ve ahlakî faziletlerin örselendiği, global kötülüklerin her geçen gün dünyayı yaşanmaz hale getirdiği devirlerden geçiyoruz. Maalesef, Müslümanlar da yaşanan bu aksiliklere deva üretmek yerine tanınan kültürün tesiriyle kimliklerine yabancılaşıyorlar. Bütün bu zahmetler bizi asla ümitsizliğe düşürmemeli, tersine İslam’ın hayat veren prensiplerini bütün insanlıkla buluşturmak için maddi ve manevi alanda daha fazla çalışmaya teşvik etmelidir. Allah’ın vaadi odur ki, beşere lakin çalıştığının karşılığı vardır, çalışmasının karşılığı da kendisine gösterilecektir.
İslam, bizim dünümüz, bugünümüz ve yarınımızdır. İslam, bizim varlık sebebimizdir. Biz, onunla gurur bulur, onunla yüceliriz. O halde, İslam’ı istediğimiz üzere değil Büyük Rabbimizin emrettiği, Allah Resûlü (s.a.s)’in öğrettiği üzere yaşamaya uğraş gösterelim. Giysiden kuşama, yemeden içmeye, alışverişten ticarete, aile hayatından akraba ve komşuluk alakalarına, hâsılı hayatın her anına ve her alanına İslamî pahaları aktaralım. İmanımız, ibadetlerimiz ve hoş ahlakımızla insanların örnek alabileceği yeterli ve güzel bir Müslüman olmaya çaba edelim. Bize bakan, İslam’ın güzelliklerini bizde görsün ve İslam’ı sevsin. İslam’ı o denli hoş ve o denli gerçek yaşayalım, olduğumuz üzere görünüp göründüğümüz üzere olalım ki, bizi öldürmeye gelen bizde dirilsin. Unutmayalım ki, bizim vesilemizle bir insanın İslam’a muhabbet beslemesi, hidayete erip onu en hoş bir formda yaşamaya başlaması dünya ve içindeki her şeyden daha iyidir.
Hutbemi Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in Veda Hutbesinde bize bıraktığı şu vasiyeti ile tamamlıyorum:
“Size iki şey bıraktım. Bunlara sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız. Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.”
