Doğurganlık hızı bir felaket
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Türkiye’nin doğurganlık suratı tarihimizde birinci kere 1,48’e gerilemiş durumda. Bu, bir felaket. Bu sayı, kritik eşik olan 2,1’in çok altında bir seviyedir” dedi. Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ev sahipliğinde, “Küreselleşen Dünyada Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi” temasıyla Şişli’de bir otelde düzenlenen, Memleketler arası Aile Forumu’nda konuştu. Erdoğan, bugün cinsiyetsizleştirmeye teşvik eden malum odakların, daha evvel de uzun yıllar boyunca nüfus denetimi ve aile planlaması siyasetlerinin savunuculuğunu yaptığını söyledi.
TÜİK’in açıkladığı dataların ülkenin karşı karşıya olduğu tehditleri açıkça ortaya koyduğunu lisana getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Türkiye’nin doğurganlık suratı tarihimizde birinci sefer 1,48’e gerilemiş durumda. Bu, bir felaket. Bu sayı, kritik eşik olan 2,1’in çok altında bir düzeydir. İster iktidar ister muhalefet olsun hiç kimse buna kayıtsız kalamaz. Natürel biz bunu söyleyince çabucak birileri ‘ekonomi’ diyor. Bilhassa muhalefet bu sıkıntıyı sık sık istismar ediyor. Bugün muhalefetin adeta üzerinde tepindiği bir gerçeği de burada açıklığa kavuşturmakta yarar görüyorum. Ülkemizde doğum suratının düşmesinin sebebi asla iktisatta yaşanan dönemsel meseleler değildir. Tam bilakis kişi başına düşen gelirin şu anki düzeyin beşte biri olduğu periyotlarda ülkemizin doğurganlık suratı yaklaşık 2 kat daha fazlaydı. Yıllar içerisinde, refah düzeyi yükseldikçe birçok sebepten dolayı doğurganlık süratimiz düşmeye başladı.”
Ekonomik zorluklardan çok tanınan kültürün konforu, tüketimi ve nefsi hevesleri yücelten telkinlerin, bu dertlerin en değerli nedeni olduğunu lisana getiren Erdoğan, “Karşı karşıya olduğumuz bu tablo yalnızca bir istatistik değil, bizi harekete geçmeye çağıran açık bir ikazdır. Bu anlayışla son devirde nüfusumuzu arttıracak, evliliği teşvik edecek en az 3 çocuk davetimize uygun halde evlat sahibi olmayı özendirecek çok kıymetli siyasetleri devreye alıyoruz. 2024 yılında nüfus siyasetleri heyetini hayata geçirdik” tabirlerini kullandı.
Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu yüzden 2026-2035 devrini ‘Aile ve Nüfus 10 Yılı’ ilan ediyoruz. Bu 10 yıl içerisinde iş hayatından eğitime, kültürden kent planlamasına, teknolojiden toplumsal siyasetlere kadar tüm alanlarda aileyi merkeze alan güçlü adımlar atacağız. Burada şunu bilhassa vurgulamak dileğindeyim. Memnun aile, memnun bir birey, keyifli bir toplum demektir. Millet olarak maruz kaldığımız onca hücuma karşın bizim bu topraklarda yüzyıllardır dimdik ayakta tutan en güçlü vasfımız aile bağlarımızdır. Aile bağlarımızın sağlamlığı ve dayanıklılığı sayesinde asırlardır bu topraklarda özgürce var olduk, bütün tehditleri muvaffakiyetle bertaraf ettik. Tekrar bu sayede tüm insanların gıptayla baktığı medeniyetler inşa ettik.”
Aile kurumunu yüceltmek ve tahkim etmenin herkesin asli görevi olduğun belirten Erdoğan, “Bunun için diyoruz ki aileyi savunmak insanı savunmaktır, aileyi korumak toplumu yaşatmaktır, aileyi büyütmek geleceği inşa etmektir. Dünyada teknolojinin körüklediği büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Bu değişim dalgasının hızlandırdığı globalleşme ve çağdaşlaşma toplumun temeli olan aile kurumunu da dönüştürüyor. İnsani kıymetler zayıflarken toplum merkezli anlayışın yerini ben merkezli ne yazık ki zihniyet alıyor” dedi.
Erdoğan, aileye savaş açan hiçbir ideolojiye eyvallah demeyeceklerini vurgulayarak, “Ülkemiz içinde muhalefet partileri ve kimi bayan örgütleri tarafından himaye ediliyor olsa da ulusal bünyemizi açıkça tehdit eden projelerle uğraşımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl doğacak çocuklar için çocuk sayısına nazaran artan dayanak paketleri sunduklarını belirterek, “28 Mayıs’ta doğum yardımı ödemelerini toplu olarak yapacağız. 163 bin 295 haneye yaklaşık 1,2 milyar liralık ödeme gerçekleştireceğiz. Güzel uğurlu olsun diyorum. Aileyi güçlendirecek siyasetlerimize taraf vermesi emeliyle bakanlığımız bünyesinde Aile Enstitüsünü kurduk. Lakin şurası da bir gerçek ki aile ve nüfus bir yıla sığdırılacak kadar dar bir gündem değildir. Aile kurumu üzerindeki global baskılar ve nüfus yapımızdaki değişim fakat uzun vadeli bir vizyon, kararlı ve bütüncül siyasetlerle yönetilebilir” diye konuştu.
Erdoğan, LGBT denilen sapkınlığın, çeşitli sebeplerle önünü açan ülkelerde ne derece vahim boyutlara ulaştığını ibretle takip ettiklerini aktardı. Tercihlere hürmet denilerek yasallaştırılan bu sapkınlığın bugün farklı hiçbir sese, görüşe tahammülü olmayan bir zorbalığa, sözün tam manasıyla bir faşizme dönüştüğüne dikkati çeken Erdoğan, bunların gerisinde yalnızca kimi sivil inisiyatiflerin değil, çok uluslu şirketler, kimi memleketler arası kuruluşlar ve belirli başlı devletlerin de yer aldığını aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, onarımı tamamlanan Kireçburnu Gümrükçü İshak Ağa Camii’nin açılışını gerçekleştirdi. Cuma namazını bu mescitte kılan Erdoğan, açılışın akabinde bir konuşma yaptı. Erdoğan, “Fevkani mescit olarak düzenlenen camimizde 120’si alt katta, 170’i ise üst katta olmak üzere birebir anda 290 kişi ibadet edebilecektir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş dua etti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’i Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde kabul etti. Görüşmede iki ülke ortasındaki ticaret hacmi, savunma sanayii ve ulaştırma başta olmak üzere işbirliği eforları gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa Birliğine üyelik maksadında sapma olmadığını, üyelik sürecinin canlandırılması için Avrupa Birliğinden yapan adım beklendiğini lisana getirdi.
İspanya’nın, İsrail’in Gazze’deki soykırımına karşı dirayetli ve onurlu bir duruş sergilediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin önceliğinin Gazze’ye insani yardımların ulaştırılması olduğunu, ortaya konacak ortak uğraşlar sonucunda Filistin’de zulmün son bulacağına inandığını kaydetti.
Erdoğan, Türkiye’nin Ukrayna ve Rusya ortasında İstanbul’da gerçekleşen görüşmelerde ele alınan esir değişimi üzere hususları itimat artırıcı değerli bir adım olarak gördüğünü, savaşın bitirilmesi için ortaya çıkan fırsatın heba edilmemesi gerektiğini tabir etti.
