Berat gecesi önemi ve fazileti: Bağışlanmak isteyenler için kaçırılmayacak fırsat

Sözlükte, borçtan aklanma evrakı, müsaade, müsaade manalarına gelen berat, şaban ayının on beşinci gecesi olan af ve mağfiret gecesinin ismidir. Berat gecesi, yaratılanların bir sene içindeki rızıklarına, güçlü yahut yoksul, aziz yahut zelil olacaklarına ve ecellerine dair Allah [celle celâluhû] tarafından meleklere bilgi verildiği gecedir.

Bu gece Kur’ân-ı Kerîm’in levh-i mahfûzdan dünya semasına toplu indirildiği gecedir. Berat gecesi, Peygamber Efendimiz’in [sallallahu aleyhi vesellem] üç gün üst üste Allah Teâlâ’ya dua edip yalvararak ümmetine şefaat etmeyi isteyip kendisine, günah işlemeye devam edip Allah’tan [celle celâluhû] uzaklaşanlar dışında bütün ümmetine şefaat yetkisinin verildiği gecedir.
Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurmaktadır: Şabanın yarı (on beşinci) gecesi olduğu vakit, gecesinde ibadet için kalkınız, gündüzünde de oruç tutunuz. Çünkü Allah Teâlâ güneşin batışından itibaren rahmetiyle dünya semasına tecelli eder ve şöyle buyurur: ‘Bağışlanmak isteyen yok mu? Onu bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu? Onu rızıklandırayım. Sıkıntılı yok mu? İstesin de derman vereyim.’ Bu davet şafak sökünceye kadar devam eder.

Bu gecede, bir yıl içinde olacak bütün işler karara bağlanıp ifası için Cenab-ı Hak tarafından meleklere verilir. Gecesini ibadet ve dua ile gündüzünü oruçlu geçirmek faziletlidir.
Çünkü, Hz. Muhammed (s.a.s.), Şaban’ın onüçüncü gecesi ümmeti hakkında şefaat istemiş, bu şefaatin üçte biri verilmiş, ondördüncü gecesi yeniden istemiş, üçte biri daha verilmiş, onbeşinci gece tekrar talep etmiş, bu gece şefaatın tamamı ihsan edilmiştir. Bu şefaatten yoksun olanlar, devenin ürküp kaçtığı üzere Allah’tan kaçanlardır. (bk. er-Râzî ve Ebussuud Efendi Tefsirleri, ed-Duhân mühleti 3. ve 4. âyetlerin tefsiri; Hasan Basri Çantay, Kur’ân-ı Hakim ve Meâl-i Kerim, İstanbul 1959, III, 904, 905)

Berat gecesi hakkında Allah Resulü (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğu vakit, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünü oruç tutun. Zira o gece güneş batınca Allah Teâlâ (Keyfiyeti bizce meçhul bir halde) dünyaya en yakın göğe inerek (o andan) fecir oluncaya kadar: “Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım. (Bir bela ile) mübtela olan yok mu, ona kurtuluş vereyim. Şöyle olan yok mu? Bu türlü olan yok mu?” buyurur.” (İbn Mâce, H. no: 1388)
Diğer bir hadiste de şöyle buyruluyor:
“Bu gece Şaban’ın onbeşinci gecesidir. Allah Teâlâ bu gecede Beni Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanları Cehennem’den kurtarır. Lakin kendisine şirk koşanların, Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabaları ile münasebeti kesenlerin, gururlu ve kibirlilerin, ana-babasına asî olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz.” (Buhârî, et-Tergîb ve’t-Terhib, II, 118)

Cenab-ı Hak, rivayete nazaran Kur’an’ın Levh-i Mahfuz’dan dünyaya indirildiği Berat gecesi için Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor;
“Apaçık Kitaba yemin olsun ki Biz Kur’an-ı mübarek bir gecede indirdik. Biz, nitekim uyarıcıyız. O mübarek gecede, her hikmetli iş katımızdan bir buyrukla ayırt edilir.” (Duhan, 44/1-4) Bu türlü bir geceyi ganimet bilip dua, zikir ve ibadete yönelerek amel defterini zenginleştirmek, Allah’ın kulları için bulunmaz bir fırsattır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in, Ramazan dışında en çok oruç tuttuğu ay, Şâban ayı idi.
Hz. Ayşe (r.a.) şöyle dedi: “Resulullah hiçbir ayda, Şâban ayında tuttuğu oruçtan daha fazla oruç tutmazdı. Şâban ayının tamamını oruçlu geçirirdi.” (Müslim, Sıyâm 176; İbni Mâce, Sıyâm 30) Öteki bir rivayette, “Pek az bir kısmı hariç, Şâban ayını baştan sona oruçlu geçirirdi.” denilmektedir. (Buhârî, Savm 52; Müslim, Sıyâm 177. Ayrıyeten bk. İbni Mâce, Sıyâm 30)

Bu gecede daha fazla ibadet edilmeli ve çokça af ve mağfiret için dua edilmelidir. Bu gecede bol bol Kur’an-ı Kerim okunmalıdır. Günahların affı için dualar edilmelidir.


“Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle.