Daha mide kaldırıcı memleketler arası pişkinlik görmemiştim…

Resmi sayılara nazaran 60 binin üzerinde fakat birebir resmî kestirmelere nazaran 10-15 bin insanın da molozlar altında bulunduğu bir coğrafyaya yönelik Batı ‘çözümlerinin’, cehennemin ‘kıyı şeritlerinden’ bu derece geçtiğine pek az şahit olunmuştur…

Önce üzerinde yaşayanları, bayan, çoluk-çocuk, bebek “temizliyorsunuz”, kalanları ‘istenmedikleri topraklara’ sürüyorsunuz, soykırım, tehcir, 20’inci yüzyılda kaldığı sanılan ne kadar cürüm varsa, artı, ‘bütün kitaplardaki’ bütün günahları işliyorsunuz, sonra üzerlerine beton döküp, üstü açık otomobillerde ‘high society’in fularlarını rüzgârla dalgalandırdığı bir tıp Monaco hayaliyle, kıyı şeritlerine ‘casinolar, towerlar, rezidanslar’, yatlar, kumsallardan bir ‘insta pornografisi’ inşasına girişiyorsunuz! Filistin aslında Las Vegas kadar yer, düsturuna birebir mottoyu yazmak istiyorlar; ‘burada olan burada kalır’…

Hayatta kalmış ve bir halde toprağından kopmamakta direnenleri de, anne-babalarının, eşlerinin, çocuklarının mezarlarının yanı başında, hatta üstünde, vale, uşak tayin ediyorsunuz…

Şeytan bile korkar bu pisliğe bulaşmaktan…

***

Aklınıza kim gelirse; S. Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Ürdün, Arap Birliği, Çin, Rusya, İngiltere, Almanya, Fransa, Birleşmiş Milletler, herkes işte. İtiraz ediyorlar. Bu ülkeler Gazze’de katliam yapılırken neredeydi? Hatta kimileri fiilen takviye verdiler. Güney Afrika ya da Latin Amerika’dan bir kaç ülke üzere açıkça itiraz edenlerin, gereğini yapanların, memleketler arası mahkemelere gidenlerin canına da artık okuyorlar. Yaptırımlar, dışlamalar, vergiler, vs. Onlara dayanak veren var mı?

‘Sert biçimde kınayanlar’ ‘Riviera’ya direnecekler mi? Amerika’yla baş başa kaldıklarında döktükleri sütü yalamaya devam edecekler. Kimileri da hâlâ “uluslararası hukuka aykırı” diye kendini eğliyor. Halbuki iğfal edileli çok oldu ve kimse davasına bakmıyor…

Ha, bir de; birinci kademeyi Biden yapıyor, ikinci evreyi kanlı-bıçaklı olduğu Trump. Amerika budur! ‘Harita bu türlü değiştiriliyor”…

***

Açıklamalarına bakarsanız, ‘Riviera Operasyonu’ndan İsrailli yetkililerin bile haberi yokmuş. Hele Trump’ın, “gerekirse asker de göndeririz” çıkışına onlar dahi itiraz ettiler. Aşikâr ki, “bu işin sonu nereye varır” diye Tel Aviv bile işkilleniyor. Tekrar de-maalesef-Netanyahu’nun açık başarısıdır!

Filistin problemine tahlil, iki devletli formül, hatta Filistin Devleti hepsi çöpe yanlışsız gidiyor. İbrahim Anlaşmaları’nın, ‘Küre Koalisyonu’nun yıldızı bir-iki rötuşla tekrar parlıyor. Lakin en değerlisi neredeyse yüzyıl sürecek, sayısız Batı şirketine dolar basacak nizamlı gelir kapısı açılıyor…

Yine İsrail kazanma yolunda görünüyor. Sonuçta, ABD net biçimde gerisinde ve Ortadoğu/Batı Asya coğrafyasında baskın pozisyonuna dönüyor. Dahası, sorunu İsrail’in orijinal/kök siyasetlerinde görmeyip, “günün birinde yeniden ilgilerimiz uygun olur, dış siyaset böyledir, daima küslük olmaz” diyenler, ‘Netanyahu gidince sorun kalmazcılar’, umudu Netanyahu’nun kellesinde görenler, Netanyahu gitmeyebilir! Beğenilen, giderse de bir şey değişmeyecek. İsrail devam edecek…

***

Ve bunların hepsi ABD’nin tarihteki en zayıf anında oluyor. Şahsen ABD, ‘Trump’ın dört yılını nasıl atlatabiliriz’in yollarını arıyor. Atlattılar diyelim, ‘nereye dönücekler’? Sorun artık ABD olmaktan çıktı. Sorun dünyanın kendisinde!