Amerikan tarihindeki derin suikastların merkezine seyahat
Sarı Kovboy Trump, JFK ve kardeşi RFK ile Martin Luther King suikastlarına ait saklı evrakların kamuoyuna açıklanmasını öngören Başkanlık Kararnamesi’ni imzaladı.
İmza attığı kalemi ise RFK Junior’a yolladı.
Trump’ın Sıhhat Bakanlığı’na aday gösterdiği RFK Junior; iki sene evvel katıldığı bir radyo programında babası ile amcasının suikastları hakkında konuşmuş ve CIA’i işaretlemişti!
Suikast evraklarındaki saklılığın kaldırılması mı; hiç yoktan düzgündür.
Ancak, bu sürecin suikastların ardında ABD derin devletinin olduğu gerçeğine ulaşmasına “müsaade edilmez!”
Bir öteki deyişle…
Amerikan Devleti, Başkan’ını (1963) onun ‘Başkan Adayı’ seçilen kardeşini (1968) ve devrin siyahi başkanını (1968) katlettirdiğini zinhar itiraf etmeyecektir.
***
Böylesine bir itiraf, Pandora’nın Kutusu’nun açılması anlamına gelirdi…
Amerikan kurulu nizamının sahne ardındaki derin yöneticileri olan Hanedanlar -FED’in de sahipleri- elbette tutup “kendi ayaklarına” ateş etmeyeceklerdir!
***
Buna mukabil…
Gizli dokümanların kapağının açılması -artık elde ne kalmışsa -bahsi geçen suikastları bir sefer daha gündeme getireceği için, bu sefer önemli bir tartışma ortamına taban hazırlayabilir.
O vakit, şimdiye kadar kaçışı olmayan sayısız delili gün ışığına çıkaranlar da “topa gireceği için” mümkün tartışmalar “öğretici ve aydınlatıcı” olacaktır.
***
Özelde Amerikan, genelde dünya kamuoyu…
Derin devlet kaynaklı üç suikast hakkındaki temel gerçekleri böylece öğrenebilecektir!
Son analizde: Haydut Devlet ABD’nin “itiraf etmiyor” olması, gerçekleri değiştirmez.
Gerçek, gerçektir: Amerikan devletinin “ne dediğine” yahut “kararına” bağlı değildir!
***
Defalarca kanıtlanmış gerçeklere “Komplo Teorisi” etiketi yapıştırmak -şayet cehaletten kaynaklanmıyorsa- hasıraltı etme kapsamında bir “işbirlikçilik” ile alakalıdır.
Uyumculukla gerçeğe seyahat edilemez!
Uzun yıllardır, JFK Suikastı’nın her bahsi geçtiğinde “Oswald vurdu!” repliği, palavrası adeta bir papağan üzere tekrarlanıyor…
Bu da gerçeği karartan Amerikan resmi tezini her kezinde tekrardan besliyor.
***
John F. Kennedy suikastının derin bir cinayet olduğu -ilk kez- 1969’daki Clay Shaw Davası sırasında kanıtlandı.
Ne var ki, mahkeme salonundakiler haricinde bundan kimsenin haberi olmadı!
JFK cinayetinin tertibinde yer alan CIA kontaklı Clay Shaw “yırtarken” derin gerçekler de mahkeme tarafından ihtimamla karartılıyordu.
***
1969’da tamamlanan bu mahkemede suikastla ilgili resmi tezi paramparça eden Başsavcı Jim Garrison’un gayretleri sonuçta akim kalıyordu.
Ünlü direktör Oliver Stone’un 1991 imali “JFK” isimli başyapıtı, Garrison’ın uğraşlarını eksen alan ve aslında ne olduğunu ispatlayan belgesel bir sinemaydı.
Stone “kaçışı asla mümkün olmayan kanıtlar” eşliğinde bir manada mahkemeyi sinema setinde kurmuştu!
Oliver Stone “JFK” sinemasının otuzuncu yılında (2021) imza attığı “JFK Revisited: Through The Looking Glass” isimli çarpıcı belgesel ile suikastın ardındaki derin gerçeği tartışmasız bir biçimde -bir kez daha- kanıtladı.
***
Sadece işbu dayanılmaz belgeseli izleyenler bile JFK Suikastı’nda “Arzın Merkezine Seyahat” etmiş olurlar.
Onların, Trump’ın bâtın belgelerin kapağını açmasına dahi muhtaçlıkları yoktur!
Youtube’ta da yer alan “A Confession From The Man Who Shot JFK” (Kennedy’yi Vuran Adamın İtirafı) başlıklı sarsıcı röportaj ise…
Dallas’ta Elm Street’teki çimenli zirveden ateş etmek suretiyle JFK’in “kafasını parçalayan” CIA tetikçisinin James Sutton olduğunu “gün ışığına” çıkarıyor!
Başkan Kennedy Suikastı’nın tertip karargahında CIA ile birlikte yer alan FBI’ın Uzatmalı Başkanı Edgar Hoover…
Kasım 1968’deki ABD Başkanlık seçimini kazanmasına “kesin gözüyle” bakılan Robert Kennedy için şöyle demişti:
“-Beyaz Saray’da bir Kennedy daha görmek istemiyoruz!”
***
1968 yılında, iki ay ortayla evvel Martin Luther King sonra da Robert Kennedy derin suikasta kurban gittiler!
JFK, RFK ve Martin Luther King suikastları hakkında şimdiye kadar sayısız bilgi, doküman, delil içeren yayınlar yapıldı.
Derin suikastların nasıl örtbas edildiğine dair de sayısız ispat vardır.
Bütün bunlar, sinemalar yahut belgesellerle hudutlu da değildir.
***
Trump’ın zımnî belgelerin kapağını açmasıyla birlikte şimdiye kadar gün ışığına çıkan tüm dokümanlar, deliller yine sahne alabilecektir.
Böylesine bir atmosfer “gizliliği kaldırılacak dokümanların içeriğinden” bile daha önemli, daha değerli olabilir!
